Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Hürriyet, yönetici kriteri ve ana parti akımları



Şu imtihan dünyası hürriyet/demokrasi üzerine kurulmuştur. Hürriyet, imanın özelliğidir. İslâma göre, mü’min veya inkâr eden, inancında tamamen ve şahane serbesttir. Öyle ise, bu özelliğin siyasete yansıması; “hürriyet/demokrasi ve demokratları destekleme” şeklinde olmalıdır.

Bediüzzaman, 1954 yılında, “ateist, diktatör; milliyetçi/ırkçı; din adına hareket eden ve demokrat”1 olarak tasnif ettiği siyasî akımlardan, partilerden demokratları desteklemek, millet, vatan ve Kur’ân hesabına iktidara taşımak ve iktidarda tutmak gerektiğini söylemiştir. Bunda bir şüphe yoktur.

Zira, ifadeleri gayet nettir; yoruma açık değildir.

Vazifemiz ise, siyaseti dine âlet ve dost yapmak,2 demokratlara mânen ve maddeten yardımcı olmak,3 ve onlara bir dayanak noktası olmaktır.4 Bu hususta da herhangi bir tereddüt yoktur.

Diğer taraftan; siyasetçi, politikacı ve baştakilerden çok fazla bir şey beklememek, yegâne ümitleri onlara bağlamamak, hizmetleri onlara endekslememek gerektiği de şüphesizdir. Yani, iktidardakilerin hanımlarının illâ başörtülü olmaları gibi bir zorunluluk yoktur. Ki, o husustaki ölçüyü de Bediüzzaman şöyle belirlemiş: “Baştakilerin başlarında akıl, kalblerinde imân olsun yeter. O vakit işler kendi kendine düzelir.”5

Öte yandan; hürriyetçilere, demokratlara sahip çıkmak, yardımcı, destekçi olmak konusunda da bir şek yoktur. Çünkü, dine ve insanlığa hizmet, ancak hürriyet zemininde mümkün.6 Demokrasi (meşrûtiyet) için çalışmak; aynı zamanda imânın hürriyet özelliğine hizmet etmek demektir. Çünkü, insanların ortak paydası demokrasi, hürriyet olabilir.

Bununla birlikte, Kur’ân ve Sünnet’in çağımızdaki hizmet stratejisini çizen Risâle-i Nur Külliyatı’ndaki siyasî ve içtimâî ölçüleri, özellikle siyaset bilimci ve Külliyatın uzmanlarından teşekkül eden bir heyet tarafından taranarak ortaya konulmasında faydalar vardır.

Dolayısıyla, bugünkü siyasî tablodaki belirsizlik; bazı çevrelerin demokratların kimin olup-olmadığı konusundaki tereddütlerdir. Türkiye siyasî tarihini inceleyenler şu konuda müttefik:

II. Meşrûtiyet, siyasî akımların teşekkül ettiği, pekiştiği kazandır. Bütün partilerin kökleri oraya dayanır. Ve Bediüzzaman’ın tesbitiyle, “Dört parti/akım, siyasî grup ortaya çıkmış: Biri Halk Partisi (sekülarizmi, baskıyı, statükoyu temsil eder), biri Demokrat (Osmanlı Ahrar Fırkası, Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın devamı, yâni hürriyetçi, demokrat akım, DP-AP-DYP/DP çizgisi takip ede geldi), biri Millet (Türkçüler, milliyetçilik akımı), diğeri din adına ortaya çıkıp ‘Şeriatı getireceğiz’ düşüncesinde olan MNP-MSP-RP-FP-SP çizgisi. Bu ana akımların dışında gerek darbeler, gerekse belli şartların ürünü olarak ortaya çıkan partiler (her birisi bu ana siyasî akım veya cereyanlardan birisinin türevidir), çok yaşamamıştır. İDP (İslam Demokrat Partisi), CGP, MDP, DTP, ANAP vs. Bunların tümü sönüp gitmiş. Ancak, ana akımlar, değişik isim altında da olsa, hayatiyetlerini devam ettirmişlerdir.

Burada çok oy alma, iktidar olma da kriter olmaz. Sonradan ortaya çıkmış bir partinin kökleşeceğini ve yerleşeceğini göstermez. ANAP da iki devre iktidar olmuştu. Ama, gerçek demokrat olmadığından ve ana akımlardan birisine dayanmadığından (dört eğilimli bir teşekküldü) işte o da, diğerleri gibi silindi gitti!

Demokratları tesbit etmek için şöyle bir kriter işinize yarayabilir: Siz kendinize bakınız; şartlar ne kadar değişse de, esas fikrinizi değiştirebilir misiniz? Sonradan demokrat olduğunu söyleyen yakınlarınız, komşularınızı da tahlil edin ve bir mini anket yapın: Oy verdikleri parti iktidardan düşerse veya parti dağılırsa nereye gideceklerdir? Eskiden geldikleri akıma mı, demokrat misyona mı iltihak ederler? Eğer demokrat misyonda karar kılarlar diyorsanız mesele yok; gerçekten dönüş yapıp demokratlaştılar!

Dipnotlar: 1- Emirdağ Lâhikası, s. 386.; 2- Beyanat ve Tenvirler, s. 198.; 3- A.g.e, s. 200.; 4- A.g.e, s. 202.; 5- Şuâlar, s. 380.

16.06.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.06.2007) - “Kardeşiz; fakat siyaset noktasında değil!”

  (14.06.2007) - Siyasî ölçü, hürriyet mi, ehven-i şer mi?

  (13.06.2007) - İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti - 2

  (12.06.2007) - İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti- 1

  (09.06.2007) - Demokratların kökeni: Osmanlı Ahrar Fırkası

  (07.06.2007) - Eleştiri ve siyasî tarafgirlik

  (06.06.2007) - Dinde, ahlâkta, yönetimde, siyasî hayatta ölçü

  (05.06.2007) - AKP demokrat mı?

  (02.06.2007) - Siyasette ölçü

  (01.06.2007) - Bediüzzaman siyaset stratejisini de çizmiştir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004