Türkiye son günlerde yaşanan terör olayları sebebiyle şehit evlâtlarına ağlıyor. İçimiz yanıyor. Anaların, babaların, evlatların şehitlerinin ardından yürekleri yanıyor.
Bu acı içinde, Türkiye garip bir girdabın da içine çekiliyor. Şehit cenazeleri miting havasına dönüştürüldü. Cenazelerde birileri protesto edilirken, birileri yuhalanıyor. Duâlar yerini alkışlara, tekbir yerini sloganlara bırakıyor. Bu ortamda farklı şeylerden bahsetmek ihanetle birebir tutuluyor.
En son söylememiz gereken cümleyi, burada söylemekte yarar var. Hiç kimse şehitlerin kanı üzerinden oy avcılığı ve siyaset yapmasın. Şehitlere saygı gösterilsin, siyasete alet edilmesin, kimse bundan bir rant elde etmeye de çalışmasın…
Yürekleri yanan aileleri üzmeye hiç kimsenin hakkı yok. Atılan sloganlarda yaşanan saygısızlık, en başta bu acılı ailelere ve şehit düşenlere yapılıyor. İçleri yanan insanlara içlerini daha da acıtacak sözlerden kaçınılması gerekir.
Siyasetçiler, bütün bunlar olurken, hâlâ bu konuda sert açıklamalarla birbirlerini suçluyorlar, itham ediyorlar. Bunun sonucunda da olaylar çıkıyor. AKP’nin Balgat’taki eski genel merkezine gelen ve adının Murat Kuzucu olduğu belirlenen şahıs, önce Başbakan’ı görmek istiyor, izin verilmeyince “Şehit haberlerinden etkilendim” diye bağırarak, binaya iki el ateş ediyor. Onun için siyasetçilerin, bu tür ortamı gerici açıklamalardan vazgeçmeleri gerekir.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Bir takım mahfiller, AKP’nin seçimlerden nasıl bir neticeyle çıkacağını gördüler, ‘ne yapsak da engellesek’ anlayışı içine girdiler ve bir psikolojik harekât başlattılar” sözleri, bu ortamda söylenmesi ne kadar doğru değilse, şehit cenazelerinde hükümete yönelik “hain”, “katil” türü sloganların atılması da o kadar yanlıştır. Çünkü bu eylem ve söylemler kamuoyunda gerilime sebep olabiliyor. Ondan sonra insanlar en ufak bir olayda linç girişimlerinde bulunabiliyorlar.
Burada bir şehit annesi olan Firdevs Akça’nın şu sözleri her şeyi anlatıyor: “Burası siyaset yeri değil, cami avlusu. Bizim yüreğimiz yanıyor, siz siyaset yapıyorsunuz. Ben buraya şehidim için geldim, kimse başka amaç için gelmesin. Yaptığınız şehide saygısızlık, terbiyesizlik. Allah rızası için susun...” (Zaman, 12.6.2007)
Tehlikeli gidişe dur demek için herkesin elinden geleni yapması lâzım. Bu hassas ortamda herkes sağduyu ile hareket etmeli, yapılan konuşmalara, eylemlere, yazılara dikkat edilmeli. Kavgaları, tartışmaları, siyasî hesapları bir kenara bırakıp, artık şehit cenazelerinin gelmesinin yolları bir an önce bulunmalıdır.
Bu ortamda herkes, acıların daha da artmasına sebep olabilecek sözlerden kaçınması gerekir.
* * *
Hükümet ile askerin terör konusunda görüş ayrılığında olduğunu göstermenin kimseye bir yararı yoktur. Hem hükümet, hem de askerî kanat bu görüntüyü vermekten kaçınmalıdır. Zira, bu görüntü terörle mücadele de zafiyet görüntüsü verebilir. Buna olsa olsa terör örgütleri ile teröre destek verenler sevinir. Kaldı ki, başbakanlıktaki “terör zirvesi”nden birkaç saat önce terör örgütü ateşkes ilân ettiğini, kendilerini korumak dışında eylemlerini sürdürmeyeceğini açıkladı. Gerçi ciddiye alınmayan taktik gereği olduğu aşikâr olan bu ilanın gerekçesi zafiyet görüntüsü… Öte yandan, Washington Times gazetesi, “Türkiye’nin caydırıcılık kabiliyeti sorgulanıyor, gerçekten oldukça zayıflamış bir devlet görüntüsü veriyor” yorumunu yapması da bundan değil mi?
Erdoğan’ın başkanlığında, Genelkurmay Başkanı, bazı kuvvet komutanlar ile bazı bakanların katıldığı “terör zirvesi”nden sınırötesi harekâtla ilgili herhangi bir şey çıkmadı. “Hükümetle TSK uyum içinde” mesajı verildi. Umarız ki, basın açıklamasına yansıyanın dışında bir plan olmasın ve sınırötesi harekât olmasın. Çünkü Türkiye böyle bir durumda bataklığa çekilmiş olur. Karanlık bir kutu haline gelen, kimin eli kimin cebinde olmayan bir bölgeden her gün gelecek onlarca şehit cenazesini kimse izah edemez.
Terörle mücadelede sadece silâh değil, toplumsal uzlaşma, kardeşlik, birlik ve beraberlik duyguların pekiştirilmesiyle de etkili olacaktır. Bunu yapmanın yolu da şehit cenazelerinde, cami avlularında slogan atmaktan, liderlerin birbirlerini suçlamasından geçmez.
Siyaset meydanlarda yapılır.
16.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|