Türkiye seçime bir adım daha yaklaştı. Partilerin aday listeleri dün itibariyle kesinleşti. Yarın geçici listeler, 20 Haziran’da da kesin listeler belli olacak. Bu demek oluyor ki, artık siyaset Ankara’da değil, Anadolu da yapılacak.
Listelerin Pazartesi günü açıklanmasından sonra her taraf toz duman oldu. Listeye giremeyenler, yerini beğenmeyenler birer birer istifalarını açıkladılar. AKP ve CHP vitrine yeni çıkardıkları insanları liste başlarına koyarken, şu anda milletvekili olan bir çok ismi listelerine almadılar. AKP’de ikisi bakan olmak üzere 167, CHP’li 66 milletvekili listelere giremedi. “Küskünler” grubu oluşmadığı söyleniyor ancak, küçümsenmeyecek oranda küskün ve kırgınlar var.
* * *
Listelerle ilgili değişik yorumlar yapılıyor. Adaylar mesleklerine, yaşlarına, cinsiyetlerine göre sınıflandırılıyor. 181 Mehmet, 90 Ahmet, 25 Ayşe milletvekili adayı olduğu bile gazetelerde haber oldu. Biz de bundan geri kalmamak için birkaç ayrıntı aktaralım.
Geçen seçimde “millî görüşçü gömleğini” çıkardığını söyleyen AKP, bu seçimde artık gömleği gardıroptan dahi attı. CHP ise “merkez sağ”dan transfer ettiği insanlara liste başlarında yer vererek, kamuoyuna “Bakın biz de değiştik” mesaj verdi. AKP soldan, CHP ise sağdan adayları listelerine alarak “merkez”e yanaşma gayreti içine girdiler. Tabiî bunlar yeni isimleri partiye almakla olacak şeyler değil.
Başörtüsü yasağını kaldırmak konusunda 4.5 yılda adım atmayan AKP’den başörtülü aday göstermesi beklenmiyordu. Bir de listelerine bazı sakallı milletvekillerini almamaları yeni dönemdeki AKP’nin çizgisini göstermesi açısından ipuçları da veriyor.
Bütün bunlar siyasetteki kimlik bunalımı, kompleks ve çekinme olarak değerlendirilebilir. Bu durumu “önce kendilerini tarif edemiyorlardı, ilâve bazı yardımlarla kendilerini yeniden tarif etme gayreti” olarak değerlendirenler de var.
* * *
Listelerin açıklanmasından sonra birçok gazete “liste depremi” diye başlık atmışlardı. Gerçekten de aylardır siyasette yaşanan depremler, listelerden sonra daha da hızlandı.
Partiler liste sancısını en az zararla atlatmanın yollarını arıyorlar. Erdoğan, listeye giremeyenlere önümüzdeki günlerde yeni merkez binasında gönüllerini almaya çalışacak ancak listeye giremeyenlerden AKP’li Atilla Maraş, “Partiyi biz kurduk, ama bizi saf dışı bıraktılar” diyor ve “Bizim gibi muhafazakâr yenilikçilerin saf dışı bırakılması 1 Mart tezkeresi ve 27 Nisan Muhtıra korkusudur” diyerek tepkisini dile getiriyor. Buna benzer daha da sert açıklamalar yapılıyor. Ancak bu durum birkaç gün daha devam ettikten sonra biteceğe benziyor.
Bütün bu tepkilerden sonra hükümetin önünde büyük bir mesele daha duruyor. AKP’liler Sezer’in veto hakkı olmadığını söyleseler de, Sezer 1. maddede 3’te 2 çoğunluk olan 367’nin bulunamamasını düşme gerekçesi sayarsa, pakette değişiklik yapılmış olacağı için veto hakkı doğacağını söyleyenler de var.
Uzatmalı cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, referandum süresini kısaltan yasayı ve anayasa değişiklik paketini veto ederse, Meclis olağanüstü toplanmakta zorlanacağa benziyor. Çünkü, milletvekillerinin yarısına yakınının liste dışı kalması TBMM’nin olağanüstü toplanması ihtimalini neredeyse ortadan kaldırdı.
Bir diğer sıkıntı da, anayasa değişikliği yürürlüğe giremezse, Meclis Başkanı seçimi için 367 oy gerektiğinden Meclis Başkanının seçimi zorlaşacak. Yani en yaşlı üye kim gelirse hem onun, hem de cumhurbaşkanın süreleri uzayabilecek.
Özetle şunu söyleyebiliriz. Milletvekili aday listelerini yine genel başkanlar belirledi. Yaşanan “liste depremleri”nden sonra çözümün ön seçimli ve tercihli sistemden geçtiği bir kez daha ortaya çıktı.
Seçim süreci sıkıntılar, gerginlikler, karışıklıklar da olsa devam ediyor. 43 gün sonra seçim sandığına gidecek olan millet “son sözü” söyleyecek. Hayırlısı…
09.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|