Türkiye’nin en ‘eski’ partilerinden CHP’yi anlamak ve anlatmak için dile getirilen tesbitler içinde ona en yakışanı, baştan sona bir ‘engel parti’ olduğu şeklindeki tesbittir. Türkiye’de siyaset yapanların CHP’nin durumundan ders ve ibret alması gerekir. Onun ‘hal ve gidiş’inden ibret almayan ve onu taklit etmeye çalışan hiçbir partinin başarılı olma imkân ve şansı yoktur.
Belki çok sık tekrar ediyoruz, ama uzun yıllar Türkiye’yi ‘tek parti’ olarak idare eden CHP’nin; hür, âdil ve demokrat seçimlerden sonra hiçbir zaman ‘tek başına’ iktidara gelememesi çok önemli bir vak’adır. CHP’nin bugünkü idarecileri başka hiç bir konuyu konuşmadan, tartışmadan bu vak’anın analizini yapmaları gerekir. Kendilerinden sonra kurulan partiler bir şekilde tek başına iktidara gelebildikleri halde, ‘en yaşlı parti’ olan CHP’nin bu imkânı bulamaması ‘normal’ olabilir mi?
Bugüne baktığımızda bile, ‘sol’u temsil eden CHP’nin karşısında, ‘sol’un oylarını bölen başka güçlü bir ‘sol’ parti olmadığı halde yine de iktidar olma imkânı, belki de ‘hayali/niyeti’ dahi yoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi eski başkanlarından tecrübeli ve demokrat siyasetçi Sabit Osman Avcı’nın CHP ile ilgili değerlendirmesi de çok dikkat çekici.
1921 Artvin doğumlu olan Avcı, 1961 yılında Adalet Partisi’nden milletvekili seçilmiş. 1970-73 yılları arasında Meclis Başkanlığı yapmış olan Avcı, 1980 ihtilâline kadar da parlamento üyeliğini devam ettirmiş. Avcı, gazetemizde yayınlanan röportajında CHP’nin anlayışını şöyle özetlemişti: “Cumhuriyet Halk Partisi ne iş yapar, ne iş yaptırır. Boğaz Köprüsünü yapmaz, yaptırmaz da... Keban’a da hayır der.” (Yeni Asya, 18 Haziran 2007)
Bir dönem Meclis Başkanlığı da yaptığı için, tarafsız konuşmaya çalıştığını ifade eden Avcı, CHP’nin halka güvenmeme sebebini de şöyle yorumlamış: “Herkes kendi aklını beğeniyor. Benimki doğru diyor... Cumhuriyet Halk Partisi uzun süre iktidara alışmış. Demokrat Parti kuruldu, halk teveccüh etti, iktidar oldu. Bunu CHP hazmetmedi. Kendinden başkasının iktidar olmasını, ülkeyi yönetmesini hazmedemedi... Size bir anekdot anlatayım. Biz talebeyken, yirmi günlük kamplar yapıyorduk. Bir gün atıyla yanımıza İsmet Paşa geldi. ‘Nasılsınız’ dedi. ‘Açız’ dedik. Açtık çünkü. 14 kişilik mangaya 4 tane ‘imam bayıldı’ koyuluyordu. Bulgur pilavı karavanın dibinde geliyordu. İsmet Paşa bizim bu tepkimize çok kızmıştı. Bir gün hazırlıklı geldi. Tepe tepe bulgur pilavı yapıldı, kuru fasulye yapıldı, vişne hoşafı yapıldı. İsmet Paşa attan indi, yemekleri göstererek, ‘Aç gözlü itler. Nerdesiniz? Bunlarla doymuyor musunuz? Köpekler, komünist ruhlu herifler, kıçınıza kurşun attık, tükenmediniz mi?’ dedi. Yıllar sonra Meclis Başkanıyken karşılaştığımızda bunları anlattım ‘Yine olsa, yine yapardım’ dedi. İşte ‘Benim yaptığım doğrudur’ anlayışı...”
İsmet Paşa’nın bir de “Kimse duymasın, millet düşmanımızdır” anekdotu var ki, bunları bir arada düşündüğümüzde CHP’nin zihniyetini ancak anlayabiliriz.
Bugünkü siyasî tartışmaları ve CHP’nin niyetini anlamak için bu ‘anekdot’lardan yola çıkarsak hadiselere daha doğru teşhisler koyabiliriz... Demek ki, “Güzelliklere engel parti”nin helâl reylerle iktidar yüzü görmemesi tesadüfi değildir. Milletimiz CHP’yi iyice tanımış...
19.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|