Türkiye bir dönem ‘çöp ev’lerle tanışmış ve uzun süre bu konu tartışılmıştı. Bilhassa yalnız yaşayan ve aklı muhakemesi tam olmayan yaşlılar, evlerini çöplüklere çevirmişlerdi. Komşularının ‘koku’ şikâyetiyle hadiseye el koyan itfaiye görevlileri, bir evden 3-5 kamyon ‘çöp’ taşır hale gelmişti.
“Çöp ev”lerin varlığı, sosyal yapımızın bozulduğuna delildi. Komşuluk ilişkilerinin sona ermesi, çocukların anne babalarıyla bayramda dahi ilgilenmemesi gibi hadiseler umulmadık kişilerin evlerini ‘çöp’lüğe çevirmesine sebep olmuştu.
Aradan yıllar geçti ve ‘çöp ev’lerden sonra şimdi de ‘bomba ev’lerle tanıştık. Neredeyse gün geçmiyor ki bir şehrimizde ‘bomba ev’ tesbit ediliyor. Son olarak Eskişehir’de böyle bir evin tesbit edildiği gazete haberlerine konu oldu. (Zaman, 27 Haziran 2007)
Tabiî ki ‘çöp ev’lerin, etrafa koku yaydığı için tesbiti daha kolaydı. Ancak ‘bomba ev’ler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bazen gecekonduların, bazen de villaların ‘bomba ev’ haline getirildiğini görüyoruz. “Bomba ev”lerin ortaya çıkarılması elbette sevindiricidir. Ancak böyle bir vak’a ile yüz yüze kalmış olmak Türkiye açısından üzücüdür.
Gazete ve televizyonlara yansıyan haberlerin ne kadarının doğru olduğunu tesbit etmek kolay değil. İlgili haberleri okuyan ve dinleyenlerin, endişelenmemesi de mümkün değil. Hiç umulmadık yerlerde ‘bomba ev’lerin var olması Türkiye’yi idare edenleri ciddî ciddî düşündürmelidir. ‘Çöp ev’lerin varlığı nasıl ki sosyal hayatımızda yaşanan bir eksikliğin dışa vurulması olarak değerlendirildi, aynı şekilde ‘bomba ev’lerin varlığı da siyasî hayatımızın sıkıntılarını deşifre etmiş oldu.
“Bomba ev”lerle ilgili olarak çoğunlukla emekli güvenlik mensuplarının adlarının geçmesi de ayrıca düşündürücüdür. Bu isimlerin bir kısmının, daha önce de kamuoyunca tanınmış olması ayrı bir husus. Bütün bu kareler bir arada değerlendirilebilse, sıkıntının temeli ve büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.
İddialarla ilgili olarak yargı süreci başladığı için bugünden ‘hüküm’ vermek elbette yanıltıcı olur. Ama kamuoyunun beklentisi, bu hadiselerin tam olarak açığa çıkarılması ve varsa sorumluların adalet önünde hesap vermesidir. Bunca hadiselerin sadece ‘tesadüf’ten ibaret olduğunu düşünmek vahim bir hata olur.
Güvenlik mensuplarının bu hadiselerde adının geçmesi karşısında vatandaşın güveni de sarsılmaktadır. Bu güveni tesis etmenin tek yolu, her meslek grubu içerisinde olması muhtemel ‘çürük’lerin bir an önce ve kararlılıkla ayıklanmasıdır. Meslek sevgisiyle bu yanlışlar ‘halının altına süpürülmek’ istenirse, bedelini hep birlikte ödediğimiz sıkıntılar sona ermez.
Türkiye’yi idare edenler, medyaya yansıyan iddialar ve haberler karşısında anlaşılır ve net açıklamalar yapmak durumundadır. Aksi halde vatandaşın bu hadiseleri anlayabilmesi mümkün değildir.
“Çöp ev”ler de, “bomba ev”ler de bünyemizdeki hastalıkları ifşa ediyor. Acil kalıcı tedaviye ihtiyaç var...
29.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|