Cenâb-ı Hakk’ın mukaddes kitabındaki ilk emri ‘Oku!’dur. “Seni yaratan Rabbinin ismiyle oku! Ki, O insanı bir kan pıhtısından yarattı” diye devam eden âyetler, insanın ilim vasıtasıyla kemâlâta erişeceğini ve mânen yükseleceğini bildirmektedir.
Büyük Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin de ifâde ettiği gibi “İnsan bu dünyaya ilim ve duâ ile tekemmül etmek için gönderilmiştir.” Bütün ilimlerin esâsı, şâhı ve padişahı da iman ilmidir. İnsanı insan eden imandır. İmanı olmayan dinsiz insanları Cenâb-ı Hak, hayvanlardan daha aşağı ve şaşkın olarak nitelendirmektedir.
Yeni yetişen nesillerin, mâneviyatını kuvvetlendirip, vatanperver insanlar haline gelmelerini temin etmek ve geleceğimizi emin ellere tevdî etmek en önemli vazifelerimiz arasındadır. Aksi takdirde, imandan nasipsiz, ahlâk ve fazilet yoksunu gençlerin ne hâle geldiği gözler önündedir. Merhum Zübeyir Ağabeyin ifadesiyle “Teessür ve ıztırap karşısında kalbden bir parça kopsaydı, ‘Bir genç dinsiz olmuş’ haberi karşısında o kalbin atom zerrâtı adedince param parça olması lâzım gelir.” Fen ve felsefeden gelen dehşetli bir dalâlet cereyanı ile kalpleri yaralanan, imanları zedelenen ve bin cihetten gelen günahların darbeleri altında mâneviyatları darmadağın olan gençlerin içine düştükleri perişan durum, gerçekten insanı düşündürmekte ve hamiyet duygularını harekete geçirmektedir.
Ülke gençliğinin tamamına ulaşmak belki mümkün olmayabilir. Fakat, milyonlarca gençten ne kadarına ulaşıp kurtulmalarına vesile olunabilse, elbette ülke adına büyük bir hizmet ve bahtiyarlıktır. Mânen büyük ve alevleri göklere yükselen bir yangın içinde yanan ve kendilerini kurtaracak şefkatli bir el bekleyen gençlerin bu canhıraş halleri meydanda iken, rahatına düşkünlük hastalığına mağlûb olarak ilgisiz davranmak elbette mümkün değil. Bunun mesuliyetini bilen dâvâ adamları kendi hayatlarını yaşayamazlar.
İşte bu hakikate binâendir ki, yıl boyunca yapılan mânevî hizmetlere ilâve olarak, yaz tatili geldiğinde ülke çapında yapılan okuma programları ile genç kuşaklara hizmetler veriliyor. Yüz binlerce genç, değişik mekânlarda Nur Risâlelerini mütalâ ederek imanlarını kuvvetlendiriyor.
Bu çerçevede, bu hizmet kervanına biz de iştirak ettik. Kalabalık bir grupla geçtiğimiz hafta Çaycuma’daydık. Dokuz gün süren bu çalışma, herkes için verimli olmuştu. Günlük şahsî okumalardan müzâkereli derslere kadar program dolu doluydu. En asgarî günlük okuma çıtamız 50 sayfaydı. Onu ikiye katlayanlar ve hatta daha ileri geçenler de vardı.
Bir kısmı ilk defa böyle bir programa katılan genç kardeşlere Zübeyr Ağabey’in tavsiyesini söylüyorduk. Yani, hiç lûgâte bakmadan bu Külliyat’ı üç defa sür'atle bitirmek lâzım. Tâ ki, hangi kitapta hangi konular var bilinmiş olsun. Daha sonra, dikkatli bir nazarla sâkin bir şekilde ve konular arasında bağlantılar kurulursa daha verimli olur. Hem, eş anlamlı kelimeler çok kullanıldığı için, lûgâte bile bakmadan bu Risâleleri anlamanın mümkün olduğunu ifâde ediyorduk.
Basketbol, voleybol, futbol gibi sporların yapılabildiği ve denize de girme imkânının bulunduğu dokuz günlük program, gerçekten tatminkâr olmuştu. Geri bildirim anketleri, gençlerin müsbet kanaatlerini ortaya koyuyordu.
Bu vesileyle, genel seçimlerin yakın olduğu bu atmosferde, cemaat mensuplarının siyâsî tercihteki duruşlarının sağlamlığını görme imkânım da oldu. Hiçbir zahirî sebep, onların Demokrat duruşlarını etkilememişti. Dindar kimlikle siyaset yapanların milletten rey isterken, verdikleri sözlerin altında kaldıkları ve istemeden de olsa uyuyan fitneyi uyandırmaya sebep oldukları biliniyordu. İstibdad-ı mutlakın kalkması ve tam bir hürriyet-i şer’iyenin gerçekleşmesi, ancak Üstadın işaret ettiği Demokratlara nasip olacağı genel kabul görüyordu.
27.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|