Başbakanın, sorunlarına çözüm bekleyen mağdurlara yönelik ilk “fırça”sı geçen yaz Birlik Vakfınca düzenlenen bir toplantıda gelmiş ve derin izler bırakmıştı İmam-hatipler, meslek liseleri ve katsayı problemiyle ilgili konuşmasında Erdoğan, “Arkamızda durmadınız ki” anlamında bir çıkış yapmış ve bedel ödemeye hazır olmadıklarını ilân etmişti.
Tabiî, bu sözler, AKP’yi neredeyse anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla Meclise taşımak suretiyle üzerine düşeni yaptığı kanaatinde olan tabana büyük bir şok ve hayal kırıklığı yaşattı.
Demek ki, suç yine seçmene çıkarılıyordu...
Aradan zaman geçti, ama çözüm bekleyen sorunlara yine dokunulmadı. (...)
Eleştirilerin parti zeminlerinde de dile getirilmesi ise Erdoğan’ın milletvekilleri üzerinden parti tabanını, oy verenlerini ve mağdurları bir kez daha “fırçalama”sını netice verdi.
İmam Hatipler Kurultayında dile getirilen feveran ve infialler karşısında sıkıntılı anlar yaşayan Milletvekili Resul Tosun, orada “Siz Başbakanın eşini bir toplantıya götürememesini dert edinmediğini mi sanıyorsunuz?” gibi “dokunaklı” söylemlerle ve “Bazan susarak, bazan baldıran zehiri içerek bu sorunu çözmeyi hedefliyoruz” sözleriyle havayı yatıştırmaya çalışmış, ancak başarılı olamamıştı.
Daha sonra da oradaki havayı partinin grup toplantısına taşıyıp, “Üç yıl geçti, hâlâ birşey yapamadık” diyecek oldu; Erdoğan kükredi.
Ona göre başörtüsüne çözüm istemek “provokasyona alet olmak” anlamına geliyor. Ve özellikle “iki-üç gazete” buna “alet oluyor, habire yarayı kaşıyor ve bu işi kasıtla yapıyor.”
Başbakan bunları söylerken, bahsettiği gazetelerin adını da verdi mi, bilmiyoruz. Ama verse de, vermese de önemi yok. Çünkü bu konuda kimin ne şekilde yayın yaptığı belli.
Erdoğan o sözleriyle Yeni Asya’yı da kasdediyorsa ayıp ediyor. Çünkü böyle bir suçlamaya hiçbir şekilde muhatap kılınamayacak bir gazete varsa o da Yeni Asya’dır. Ve Erdoğan’ın da vaktiyle aralarında yer aldığı “bu işi kangren haline getirenler”ce çıkarılan zorluklara rağmen, başından beri yasakçı kafaya karşı her türlü bedeli göğüsleyerek başörtüsünü savunan yegâne gazete de Yeni Asya’dır.
Başbakan vekillere şöyle sesleniyor:
“O gazeteler, o çevreler sizi dolduruyor. ‘İki-üç yıl geçti, birşey yapılmadı’ gibi lâfların dolduruşuna gelmeyin. Sabredin. Bu iş hemen çözülecek gibi değil. Hislerimize göre hareket edemeyiz. Bu iş aklıselimle çözülür.”
Erdoğan “Yarayı kaşıyorlar, provokasyona alet oluyorlar” sözüyle kimleri kasdediyor?
Yolunu ayırdığı eski siyaset arkadaşlarını mı, Arınç başta olmak üzere her vesileyle bu konudaki rahatsızlığını izhar eden AKP ileri gelenlerini ve mensuplarını mı, yoksa çözüm talebini dile getiren bilumum mağdurları mı?
Arınç, kendisini ziyarete gelen yasak mağduru başörtülülere “Canım, o kadar da fazla çile çektiğiniz söylenemez” diyebilmişti. Erdoğan ise çözüm taleplerini külliyen “provokasyona gelmek ve yarayı kaşımak” olarak niteleyen çıkışıyla onu da solladığını gösterdi.
(26.5.05)
03.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|