Adalet ve hakperestlik şu ölçülerle bakmayı gerektirir: Kusursuz insan, meşrep, meslek az bulunur… Cenâb-ı Hak, âhirette amelleri muhasebe düsturuyla, adalet-i Rabbâniyesini, hasenat/sevap ve seyyiâtın/günahın muvazenesiyle gösteriyor. Yani, hasenat râcih/üstün ve ağır gelse mükâfatlandırır, kabul eder; seyyiât râcih gelse cezalandırır, reddeder.1 Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten/sayıca veya keyfiyeten/nitelik olarak ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Her bâtıl bir mesleğin herbir ciheti bâtıl olmak lâzım olmadığı gibi, herbir hak mesleğin dahi herbir ciheti hak olmak lâzım değildir.2 Hasenâtı seyyiâtına, sevâbı hatâsına tereccuh edenler, mağfiret ve affa müstehaktırlar.3
Ekonomiden anlamam. AKP iktidarının ekonomi karnesini, uzmanların dilinden; yalnızca başlıklar halinde sunalım; kıyası siz yapın. Ekonomide alınan mesafe:
* Büyüme hamlesi gerçekleşti.
* Fiyat istikrarı yolunda, büyük ve kalıcı adımlar atıldı.
* İşsizlik yavaş da olsa düşüyor.
* İhracata dayalı büyümeye doğru gidiliyor.
* Özelleştirmede adımlar atıldı.
* Yabancı sermaye ilgisi patlama yapmıştır.
Hâlâ çözüm bekleyen problemler:
* Uygulanan programın istihdam (sağlama) kapasitesi sınırlı.
* Olumlu gelişmeler üretim, istihdam ve artan refah etkisi yoluyla tabana tam olarak yayılmamaktadır.
* İç açıklar (bütçe açıkları) kapatılırken tedirgin edici boyutta bir dış açık (cârî açık) verilmektedir.
* Üretimde ve ihracatta ithalat bağımlılığı azaltılamamaktadır.
* Yedi kat düşürülerek tarihî başarıya imza atılan enflasyon artık % 8-10 aralığında direnmektedir.
* Bütün iyi gelişmelere rağmen hâlâ “yüksek faiz-düşük kur” olgusu vardır.
* Sıcak para çeşitli kanallardan istikrarsızlık unsuru olmaya devam etmektedir.
* Ulusal tasarrufların yetersizliği sebebiyle yatırım yapmak isteyen özel şirketlerin dış borcu hızla artıyor.
* Finansal sektör başta olmak üzere ekonomide artan yabancı etkisi sorgulanır olmuştur.
* Ekonomi dış âleme o kadar çok bağımlı hale gelmiştir ki, içeride ağzınızla kuş tutsanız, öngörüde bulunmak ve planlama mantığı geliştirmek oldukça zor ve karmaşık hale gelmiştir.
* Tarım sektöründeki dönüşüm acıtmaktadır ve daha etkin bir mimarî gerektirmektedir.
* KOBİ ve esnafın yeni düzene uyum sağlaması bir hayli zor olmakta, Anadolu sermayesi erozyona uğramaktadır.
* Adalet sisteminin, daha genel mânâda bürokratik düzenin ve meslekî eğitimin reformu (ertelenemez.)
* İşsizlik yok, mesleksizlik ise had safhadadır.
* Üniversite sanayiden kopuktur.
* Tarımda sorun ciddî, derin ve kapsamlıdır. Tarımda pazardan tümüyle kopuk, verimsiz ve vergisiz bir yapı vardır.
* Üretim ve ihracatın ithalat bağımlılığı; bilhassa işlenmiş hammaddeler ve ara mallarında durum vahimdir. (Doç. Dr. İbrahim Öztürk, Marmara Üniversitesi Öğ. Üyesi, Zaman, 29 Haziran 2007. Detayları merak edenler bu yazıdan öğrenebilir)
Görüyorsunuz, ekonomistlere göre ekonomi karnesinin eksileri, zayıfları artılarından fazla…
İnsan hak ve hürriyetlerine gelince; başörtüsü, Kur’ân kursları, imam-hatip ve meslek okullarının katsayı engeli, YÖK halledilememiş. Şemdinli ve benzeri olaylara karışan askerler ceza değil, taltif edilmiş; askerlere meydan açılmıştır. Ve cumhurbaşkanını bile seçme feraseti, becerisi gösterememiş... Karnenin bu bölümü baştan ayağa zayıf!
Müridlerden birisi şeyhine gelerek; suç işleyip hapse giren oğlunun salıverilmesi için girişimde bulunmasını ister. Şeyh:
“Bizler derviş kimseleriz! Dünyaya ait işlere müdahele edemeyiz!”
“Peki, bir tavsiyenâme yazınız da, cehennemden kurtulalım!”
“Allah’ın emriyle olacak işe karışmak benim haddime mi düşmüş?”
“Be adam, dünyada şefaat etmezsin, âhirette etmezsin; ne diye işlekler gibi peşinden koşup sana hizmet edeyim ki?!”
Ekonomiyi halledemeyen (dünya), sosyal meselelerde, hak ve hürriyetlerde hiçbir ilerleme sağlayamayan (ahiret) bu iktidarın peşine niye gidilsin ki?
* Bir hatırlatma: Yeni oluşumcular Erbakan’ı, “Askerlerin yazılı 28 Şubat kararlarını imzaladı, istifa etmedi, beceremedi!” diye suçladı ve ayrıldı.
AKP ise, “Sözlü asker kararlarını, direktiflerini yerine getiriyor!..” Şimdi ne olacak?
Dipnot:
1- Mektûbât, s. 430. 2- A.g.e., s. 354.; 3- Münâzârât, s. 13.
03.07.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|