Ey damdan düşen adam,
Damdan düşen birini aramak için boşuna bakınma etrafına. Ben seni anlıyorum. Hayır, hiç damdan düşmedim; ama bir taşa takılıp düştüğü için bedenim, düşmek nedir bildiği için ruhum, seni anlıyorum. Acıyı bilen tenim ve duygularımla, yükseklerdeyken bir anda aşağıda oluvermek nasıl bir şey, anlayan kalbimle, anlıyorum seni.
Yeryüzünün bütün babaları,
Çocukları için en iyisini yapmaya çalışan, bazen yanılan, bazen doğruyu bulan babalar… Sizi anlıyorum. İçimdeki potansiyel babalık duygusuyla anlıyorum. Bir evlât olmanın, baba-oğul arasına kattığı iletişim becerisiyle anlıyorum. Dahası, anlamak istediğim için anlıyorum sizi.
Dünyanın bütün çocukları,
Sırf bir zamanlar ben de çocuk olduğum için değil. Sırf masumsunuz, savunmasızsınız, eliniz hiçbir şeye yetişemiyor diye değil… Sizi anlamak biraz da kendimi anlamak olduğu için, sizi anlamak hayatı anlamak, hayatın anlamını kavramak olduğu için… anlıyorum sizi… Asla çocukluğunu yaşayamamış, oyuncaklardan önce 8-9 anahtarlarıyla, çekiçlerle, hayatın zor yüzüyle oynamış olanlar da anlamalı sizi. Kimse sizden, kendi yaşadıklarının intikamını almamalı. Okşanmadı diye başı, göz göze gelmekten bile korkmamalı. Şımartılmadı diye, azarlamamalı. Anlamalı ve anlıyorum sizi…
Ve anneler…
Sizi anlayacak, kendimi sizin yerinize koyacak duygular verilmemiş belki, ama emin olun çabalıyorum. Zor bir matematik sorusunda nasıl çaba harcarsa beynim, duygularımı da öyle zorluyorum. “Annelik işte” deyip geçiştirmenin ötesine geçmeye çalışıyorum. Evlâdını kaybeden bütün anneler için bir yerlerimde bir acı hissetmeyi biraz olsun başarıyorum. Asker yolu beklerken, şehitlik haberi alan anneyi de; biricik evladını terörün acımasız kollarında, amansız dağlarında kaybeden anneyi de anlamak için bütün duygularımı seferber ediyorum.
Bu vatanda ya da herhangi bir coğrafyada, çoğunluktan farklı olduğu için kendisini dışlanmış, hor görülmüş, en azından tuhaf bakışlara maruz kalmış hisseden herkesi de anlamaya çalışıyorum. “Hayatımda hiç mi kalabalıklardan farklı olmadım, bana da tuhaf tuhaf bakmadılar mı hiç” diyerek, belki çocukça bir kıyas yapmaya çalışarak anlıyorum. Belki senin yerinde olmayı istemediğim için anlıyorum.
Bir türlü anlaşılamadığını söyleyen insan…
Seni gayet iyi anlıyorum…
(Genç Yaklaşım, Mayıs 2007)
02.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|