İman hem dünya, hem de ahiret mutluluğunun anahtarıdır. Bu anahtarı ibadet ve iyiliklerle muhafaza eden insan kurtulur.
Bunun için de herşeyden önce güçlü, tahkikî bir imana sahip olmak gerekir. Onu sağlayan eserleri dikkat ve tefekkürle okuyan insan, kalbine bu imanı sökülmeyecek derecede yerleştirmiş olur.
Bu nasıl gerçekleşir? Bu, Sikke-i Tasdiki Gaybî’de şöyle anlatılır:
“Îman yalnız taklidî ve icmâlî bir tasdikten ibaret değil. Bir çekirdekten tâ hurma ağacına kadar ve eldeki aynada görünen misâlî güneşten tâ deniz yüzündeki aksine, tâ güneşe kadar mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi, îmanın o derece kesretli hakikatleri var ki, bütün ilimlerin ve marifetlerin ve kemâlât-ı insaniyenin en büyüğü îmandır ve imanı tahkikîden gelen tafsilli ve bürhanlı marifet-i kudsiyedir, diye ehl-i tahkik ittifak etmişler.”1
“Îman-ı tahkikî, ilmelyakînden hakkalyakîne yakınlaştıkça daha selb edilemeyeceğine [sökülüp alınamayacağına] ehl-i keşif ve tahkik hükmetmişlerdir. Demişler ki: ‘Sekerat vaktinde [can çekişirken] şeytan vesvesesiyle ancak akla şüpheler verip tereddüde düşürebilir. Bu nevî îman-ı tahkikî ise yalnız akılda durmuyor; belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra, hem öyle letâife [duygulara] sirayet ediyor, kökleşiyor ki, şeytanın eli o yerlere yetişemiyor. Öylelerin îmanı zevâlden mahfuzdur [yok olmaktan korunmuştur].2
Peki, bir insanın görünüşüne bakarak onun imanla gidip gitmediğini anlayabilir miyiz?
Bu sorunun cevabını Selman-ı Farisî’nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadis-i şeriften öğreniyoruz:
“Ben Resûlullahın şöyle buyurduğunu işittim:
‘Ölüm ânındaki kişinin üç hâlini gözetleyiniz:
1- Alnı terlerse,
2- Gözlerinden yaş gelirse,
3- Burun delikleri yayılıp genişlerse. İşte bunlar Allah tarafından kendisine indirilmiş bir rahmettir.
‘Eğer boğulmakta olan deve yavrusunun hırıldaması gibi horlarsa, rengi bozulursa ve ağzının yanları köpürürse, işte bu da Allah tarafından ona gelmiş bir azaptır.’”3
Allah bizleri o anda alnı terleyen, gözleri yaşaran, burun delikleri yayılıp genişleyen kullarından eylesin. Âmin.
Dipnotlar:
1- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 175.
2- A.g.e., 175.
3- Suyutî, Kabir Âlemi, s. 12.
05.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|