Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Yasemin GÜLEÇYÜZ

İstanbul’dan iki Avrupa fotoğrafı



İstanbul aynasında, sadece müzik

dünyasından iki Avrupa görüntüsü...

Bu gizemli şehir, Asya ile Avrupa’yı madden birleştirdiği gibi ister istemez mânen de bir araya getiriyor. (Peyami Safa’nın “Fatih-Harbiye” romanını, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Ezansız Semtler” şiirini hatırlayın…)

“Avrupa’nın medeniyetinin bilim ve teknolojisini mi, yoksa kılık kıyafeti ve yaşam tarzıyla tamamını mı alacağız?” İşte iki yüz yıla yakın bir zaman diliminde aydınlarımızın içinden çıkamadığı soru…

Bediüzzaman Hazretlerinin Avrupa medeniyeti üzerine yaptığı tesbitler bugün de geçerli. Onun Avrupa medeniyetini iki kategoriye ayırarak incelediği bahisleri İstanbul aynası üzerinde görmek o kadar net ki!

Sosyal hayata faydalı san'atları, adalet ve hakkaniyete hizmet eden fenleriyle “Birinci Avrupa”, medeniyetin çirkinliklerini, güzellik zannederek insanlığı sefahate ve dalâlete götüren bozulmuş “İkinci Avrupa”. (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 119)

İşte İstanbul aynasında, sadece müzik dünyasından iki Avrupa görüntüsü:

Birinci Avrupa’dan “Allah’ın

güzel isimleri” fotoğrafı…

İstanbul’da yaz mevsimi, müzik dünyasının en hareketli zamanları. Dünyaca ünlü müzisyenler, kültür başşehrinee geliyorlar ve hayranlarına san'atlarını icra ediyorlar.

Sözgelimi, basından takip ettiğimiz kadarıyla geçtiğimiz günlerde Sir John Tavener’ın Aya İrini’de seslendirdiği “Allah’ın Güzel İsimleri” adlı konser muhteşemdi. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) ile British Council işbirliğiyle düzenlenen ve 200’ü aşkın müzisyenin, eseri Arapça orijinaliyle seslendirdiği konser öncesi İngiltere’nin en büyük klasik müzik bestecilerinden Tavener’a, İKSV tarafından İstanbul Müzik Festivalinin “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verilmişti.

Konuşmasına “Selâmun Aleyküm” diyerek başlayan Sir John Tavener da dünyada en çok sevdiği şehir olan İstanbul’a önceki gelişinde aşık olduğunu, burada bulunmaktan onur duyduğunu kaydetmişti. Tavener, Hz. Muhammed’in (asm) “Allah güzeldir ve güzelleri sever” sözünü hatırlatarak, çatışmaların eskisi gibi olmadığını, barışa ulaşabileceğini ve dünyanın huzura kavuşabileceğini düşündüğünü dile getirerek insanın Allah’ı kalbiyle hissedebileceğini anlatmış, “Sufizm de, tasavvuf da beni derinden etkileyen düşüncelerdir. Burada bugün dinleyeceğiniz besteyle sizler de buna katkıda bulunmuş olacaksınız” demişti.

(24.06.2007, Yeni Asya)

İkinci Avrupa’dan “Sevgiden

nefret ediyoruz” fotoğrafı…

Uluslar arası organizasyonla İstanbul’da konser veren bir san'atçı daha vardı! Marilyn Manson… Satanist (Şeytana tapan) figürlerle cilâlanan konser fotoğraflarına bakıp, haber yorumlarını okuyunca, “Dâvet edende kabahat!” diye düşünmeden edemedim. Avret mahallini açarak söylediği “Sevgiden nefret ediyoruz, nefreti seviyoruz” şarkısına alkış tutan ellerin huzur-u İlâhiye açılan eller olması için duâ etmekten başka ne yapılabilir ki?

Ya “Manson” hayranı küçük oğlunu “Manson” makyajıyla konsere getiren anne babanın basireti için söylenebilecek söz var mı?

Sanırım konserle ilgili en can alıcı yorumu “İkonlar çağının sonu mu geldi?” başlıklı yazısıyla hayal kırıklığına uğrayan Aylin Varol yapmıştı: “Güneşin altında yeni bir şey yok. Söylenenler söylendi, var olan bütün müzik türleri denendi, bütün ideolojiler tükendi, giyilecek her kıyafet çizildi, bütün akımlar geldi, geçti… Peki içimizdeki o sonsuz boşluğu kim dolduracak şimdi?” (Milliyet, 4 Temmuz 2007)

O sonsuz boşluğu sahte ilah(!) “Manson”un dolduramayacağı açık, çünkü onun hastalıklı ruh dünyası ve bedeniyle kendisine bile hayrı yok. Dâvete gelirken organizasyon komitesinden istediği malzemeler ne kadar da ibretli. “Astım hastası olduğum için tüm seyahat boyunca iki oksijen tüpü yanımda olacak…”

Evet, evet sahte ilâh ve ikonların çağı bitti… Şimdi hakikat arayışlarının peşinde yeni bir dönem başlıyor…

08.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.07.2007) - Kavram kargaşası…

  (24.06.2007) - Zaman tünelinde tesettür meselesi

  (17.06.2007) - Hanım sultanların iktidar savaşları…

  (10.06.2007) - Kadın hakları ve siyaset arenası

  (03.06.2007) - Tesettür Risâlesine dair (2)

  (27.05.2007) - Kadın için hürriyet ve esaret!

  (20.05.2007) - Talebe olabilmek…

  (13.05.2007) - Şefkat kahramanlarına...

  (06.05.2007) - Afyon notları

  (29.04.2007) - Modern zamanın “Evliya Çelebi”lerine…

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004