Sahabenin, Resûlullaha (asm) olan sevgisi, âşıkların maşuklarına olan sevgisinden daha fazlaydı. Onu her şeylerinden daha çok severlerdi. Ondan uzak kalmak en büyük sıkıntıydı.
Onun için Hz. Bilâl (ra), Resûlullah’ın vefatından sonra ezan okuyamaz olmuştu.
En büyük hâdimi Hz. Enes (r.a.) gün geçmezdi ki onu rüyasında görmesin. Adı anıldığı zaman da gözyaşlarını tutamazdı.
Ayrılığına dayanmak zordu. Ya ahirette birlikte olunabilecek miydi? Hele zamanında yaşamayan, onun (asm) sevgisiyle yanıp kavrulanlar?
Hz. Enes’in (ra) “Biz Resûlullahın bu sözüne sevindiğimiz kadar hiçbir sözüne sevinmemiştik” dediği Allah Resûlünün (asm) şu cevabı, her devirdeki Resûlullah aşıklarının gönlüne su serpecek niteliktedir:
Bir gün bir adam gelip, “Ya Resûlullah! Seni çoluğumdan çocuğumdan, hatta canımdan çok seviyorum. Sen aklıma gelip de görmesem canım çıkacak gibi oluyor. Yalnız kafama takılan bir mesele var. Cennete girdiğimizde de beraber olabilecek miyiz? Senden ayrı kalmak bana çok zor geliyor” demişti.
Bunun üzerine Nisa Sûresi’nin 69. âyet-i kerimesi nazil odu. Âyet, Allah’a ve Resûlüne (asm) itaat edenlerin, Allah’ın nimetlendirdiği peygamber, sıddıklar, şehitler ve iyi kimselerle beraber olacaklarını müjdeliyordu.
İşte Hz. Enes’in (ra) en büyük sevinci, “Kişi sevdiğiyle beraberdir” müjdesiydi. Seven sevdikleriyle beraber olacaktı. Hem de sonsuza dek.
Resûl’e (asm) itaat eden elbette onu seviyor demektir. Öyleyse peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraber olacaktır.
Allah Resûlü (asm) “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye soran bir kimseye, “Sen onun için ne hazırladın?” demişti. O “Allah ve Resûlünü seviyorum” cevabını verince de, “Sevdiklerinle berabersin” buyurmuştu.
Bir insan için bundan daha büyük bir sevinç düşünülebilir mi?
09.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|