Mâlûm, ilk olarak Meclis Başkanının eşiyle beraber Cumhurbaşkanını uğurlamak ve resepsiyon tertiplemek istemesiyle patlak veren kriz, yasakçı cephenin kamusal yasak alan sınırlarını genişletmesiyle sonuçlanmıştı.
Ama resmî törenlerde türbanla boy gösterme merakı ve sebep olduğu rahatsız edici olaylar başka yerlerde de görüldü ve yaşandı.
Meselâ Adana’da Belediye Başkanı 23 Nisan törenlerine gelen türbanlıları uyararak protokol alanından çıkardı. Ve benzer görüntüler 19 Mayıs’ta başka yerlerde tekrarlandı.
En hazin olay ise yine 23 Nisan’da Denizli’de gerçekleşti ve AKP’li başkanın eşi sırf protokol hatırına başını açarak törene katıldı.
Peki, başörtülülerin illâ protokole katılma gibi bir mecburiyetleri mi var ki, insanın içini burkan böyle tuhaf görüntülere meydan veriliyor? Başını açma pahasına protokolde görünmek ya da itilip kakılıp dışlanmak, yasak mağduru başörtülülerin ıztırap ve sıkıntısını daha da arttırmaktan başka ne işe yarıyor?
Gelelim “gençliğin Ata’ya cevabı”nı imam hatiplilere okutma meselesine. Bu “parlak” fikrin sahibi olan “sivri zekâlı”yı kutlamak lâzım! Böylece Atatürk’e sığınmanın dahi bazı komutanların nezdinde imam hatiplileri ibra ettirmek için yetmediği ortaya çıkmış oldu!
Tıpkı Zübeyde ve Lâtife Hanımların fotoğraflarını taşıyarak verilen başörtüsü mücadelesinin yasağı kaldırmaya yaramadığı gibi...
Ve “Atatürk yaşasaydı bizim partide olurdu” diyen Erbakan’ın partisini kapatılmaktan, kendisini yasaktan kurtaramadığı gibi...
Bütün bunları ifade ederken Atatürkçülük adına sergilenen baskıcı, dayatmacı ve bağnaz anlayışa kesinlikle en küçük bir haklılık payı veriyor değiliz. Ancak bu kafaya yaranmak isterken kendisini küçük düşürmekten başka bir netice elde edemeyenlerin gittiği yolun yanlışlığını tekrar vurgulamak istiyoruz. (21.5.04)
***
“İslâmcı sosyete” kavramıyla ANAP döneminde tanışan Türkiye, AKP iktidarında “İslâmcı burjuvazi”yi konuşmaya hazırlanıyor.
AKP’lilerin defile merakı, tesettür adı altında bir “teşhir” furyasını başlatıyor. Örtülü hanımlarca düzenlenen, medyaya açık “ev içi kıyafetler” defilesinin başka bir izahı var mı?
Gidişat, dolu dizgin bir yozlaşma ve dejenerasyon sürecinin alarm sinyallerini vermekte.
Tesettür defileleri, başlangıçta, tesettüre karşı var olan önyargıları kırıp tepkileri yumuşatmak ve müstehcen giyimlere karşı örtülü kıyafetleri de cazip bir alternatif haline getirmek için başvurulan bir “tebliğ” yolu olarak görülüyordu. Ama gelinen noktada iş çığırından çıktı. Bunda da başrolü maalesef AKP’liler üstleniyor.
Sonuçta, başörtüsü yasağının kaldırılması için şu ana kadar—nisbeten anlaşılabilir sebeplerle—herhangi bir adım atamamış olan AKP, başörtüsünü eğlence ortamlarına ve defilelere taşıyarak sonu belirsiz bir yozlaşma ve dejenerasyon sürecini başlatıyor.
Bunun, milletin verdiği 365 sandalyelik Meclis gücüne rağmen yasak karşısında sergilenen acziyetten ayrı bir vebal ve sorumluluğu olsa gerek. (10.6.03)
06.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|