Parti ve grupların veya seçilmek isteyenlerin programlarını açıklamaları, tanıtmaları, yapacakları hizmetleri anlatmaları ve tatbik edecekleri politikaları halka sunma faaliyetlerine propaganda denir. Propaganda da uyulması gereken ana prensipleri Bediüzzaman şöyle belirler:
1- “Gerçeklerin olduğu gibi anlatılması, söz kalabalığına gidilmemesi”1, “Doğruluğun siyaset hayatında öldürülmemesi”2, “Hissiyatın değil, fikrin esas alınması.”3
Aksi halde propagandaya, zâlim cerbezenin gayr-i meşrû çocuğu4 ve şeytanın işlettiği fiîl nazarıyla bakar.
2-Üzerinde durduğu ikinci önemli nokta, gaddar siyaset ve zâlim propagandanın, aralarında hadsiz bir mesafe bulunan yalan ve sıdkı (doğruluğu/dürüstlüğü) birbirine karıştırmasıdır.5 Bugünkü siyasette câri olan propaganda, yalana fazla revaç veriyor ve yalancılığı doğruluğa tercih ettiriyor.6
3- Partiler başkalarını kötüleyerek kendilerine kuvvet vermeye çalışmamalıdır.7 Herkes, fikirlerini, programının güzelliklerini kamuoyunun dikkatine müsbet propaganda ile sunmalı. Başkalarının yanlış ve eksiklikleri üzerinden siyaset yapmak zaten bir zaaf belirtisi değil mi?
4- Yalandan ve zalim propagandadan uzak kalmalıdır.8 Aksi halde hem kendisine, hem de topluma olan “güveni” yitirir. Bu da, hizmet etmesini engeller.
5- Mü’min bir siyasetçinin veya propagandistin taşıması gereken önemli vasıflardan birisi de, Kur’ân’ın elmas gibi hakikatlarını, siyaset propagandasıyla cam parçaları kıymetine9 indirmemesidir. Siyasetçiler de, vatandaşlar da “terbiyesi bozulan bugünkü gaddar siyasetin zâlim propagandasına” kapılabilirler. Şu kesinlikle bilinmeli:
Hiçbir bozguncu, “Ben müfsidim” demez, daima sûret-i haktan görünür yâhut bâtılı hak sûretinde gösterir. Öyle ise, söylenenlerin, mihenge vurulmadan alınmaması gerekir. Çünkü, çok silik söz, ticarette geziyor... Söylenen her sözün kalbe girmesine yol verilmemelidir.10
Propaganda, bir takım güçlerin, ferd veya kitlenin psikolojisi üzerinde karanlık maksatlarla, bâzı menfaatler elde etmek için yaptığı çalışmalar şeklini almıştır. Devletler tarafından bir silâh olarak kullanılmaktadır.
Dipnotlar: 1. Sünûhat, s. 17.; 2. Tarihçe-i Hayatı, s. 79.; 3. Muhâkemât, s. 77.; 4. Tulûat, İçtimâî Reçeteler-1: s. 20.; 5. Hutbe-i Şâmiye, s. 51.; 6. Sözler, s. 446-452.; 7. Hutbe-i Şâmiye, 104.; 8. Hutbe-i Şâmiye, s. 78.; 9. Mektûbât, s. 53.; 10. Münâzârât, s. 49.
06.07.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|