Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra cumhurbaşkanlığı seçimi karmakarışık bir hale geldi. 11. Cumhurbaşkanının Meclis mi yoksa halk tarafından mı seçileceği muallakta. Meclis seçer diyen de var, halk seçer diyen de. Her iki taraf da iddiasını kanun ve yasalara dayandırıyor.
***
Seçim süreci gibi AKP’nin stratejisi de karışık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önce Abdullah Gül’ün tekrar aday gösterilmeyeceğini ima etmişti. Şimdi ise uzlaşma mesajı veriyor. Uzlaşma listesindeki birden fazla adayla, Mecliste bulunan parti liderlerine gideceğini söylüyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, 22 Temmuz sonrasına kalacağı için AKP uzlaşma çerçevesinde kendi partisinden bile olmayan biri üzerinde uzlaşmaya varabilir. Çünkü 27 Nisan bildirisi ve Anayasa Mahkemesinin kararı iktidarı fena halde ürküttü.
Daha önce yeni seçilecek cumhurbaşkanı ile ilgili keskin görüşleri olan TBMM Başkanı Bülent Arınç bile “İnşallah memleketini, milletini seven, halkın ortak değerlerine inanan birini cumhurbaşkanı seçeceğiz” diye açıklama yaptı.
***
Erdoğan’ın uzlaşma mesajına CHP Lideri Deniz Baykal anında cevap verdi. Bir günde bir çok gazeteye konuşan Baykal, bu sefer işi daha ileri götürerek Meclis dışından biri üzerinde uzlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.
Baykal’ın mesajlarından 11. Cumhurbaşkanını “Sezer tipi bir cumhurbaşkanı” istediğini gösteriyor. Baykal bununla da kalmıyor cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören referandumun da bir şekilde “kadük” olması gerektiğinin işaretini veriyor.
***
Uzlaşma adına, iktidarın yumuşama, ana muhalefetin daha da iştahlanma mesajlarına göre şunu söyleyebiliriz:
11. Cumhurbaşkanı iktidar partisine mensup olmayacak. Meclis dışından olacak. Ahmet Necdet Sezer tipi veya daha radikal biri bulunacak. En önemlisi ya da en tehlikelisi de uzlaşma adına halkın seçme ihtimali bile ortadan kaldırılacak.
Süreç bu sonuçlara doğru ilerliyor.
11.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|