Bazı siyasetçileri münafıklıkla suçlayan H.K’ya:
Oldukça ağır ifadeler ihtivâ eden mesajınızı aldım. Yanlış anlamayınız, bana ağır gelmedi, size çok ağır bir faturaya mal olabilir!
Siyasî meseleler görecelidir, sana göre öyle, bana göre böyle, ona göre şöyle olabilir. Ne var ki, belki hissiyâtınıza kapılarak kullandığınız “münafık” tâbiri, hadis literatürüne göre, “Eğer itham ettiğiniz kişi öyle değilse, döner size gelir!” hakikatince size acıdım.
Belki size ayan olmuştur, ama, size hatırlatayım: Peygamberimiz (asm), münafıkların isimlerini bir sahabeye vermişti. Hz. Ömer (ra), o sahabeye bakıyor, “Kimin cenaze namazına katılıyorsa” gidiyor; katılmıyorsa, gitmiyordu! Feraseti ve imanıyla asırları tarayan Hz. Ömer’in (r.a.) bilemediği husus size nasıl malûm oldu?
Hatırlayacaksınız; yine Sahabenin birisi, bir kâfirle savaşırken, muhatabı, “Kelime-i Şehadet” getirmiş. Sahabe, “Ölüm korkusu” ile dedi diyerek onu öldürmüş!
Peygamberimiz Efendimiz (asm) ona, “Kalbini yardın mı, baktın mı?” diye üç sefer tekrarlamış. Ve her vesile ile, bu mesele gündeme getirilmişti…
Şimdi düşününüz lütfen: Ben bir siyasî lideri ‘demokrat değildir’ diye eleştirdiğim için, bu müthiş yaftayı yapıştırdınız.
‘Demokrat değil’ desem bir mesuliyet yok, ‘Demokrattır’ desem bir fazilet, sevabı yok! Ya senin suçladığın husus sana dönerse; hâlin ne olur!
*
Muhterem E.Ö.’ye:
Şüphesiz sizin değerlendirmeleriniz de bir bakış açısıdır ve mantık kurgusu doğrudur. Ne var ki, partiler, liderleri, şahısları ve icraatları, göreceli, izâfî olduğundan çok su götürür, tartışmakla bitirilemez. Dikkat ederseniz daha ziyade vurgulamaya çalıştığım şahıs, lider ve kişilikleri değil, zihniyetleri, misyonları, fikirleridir.
Öte yandan, her partide, her grupta, her toplulukta, onların ruhuna uymayan, yüzde 10-20 insan bulunur. Burada önemli olan zihniyettir, misyondur, sürükleyici omurgadır. Eğer zihniyet hürriyetçi ise, mesele yok.
Partilerin ve kişilerin eleştirilecek, tartışılacak, tenkit edilecek, tasvip edilmeyecek çok yönleri vardır. Bizim de öyle değil mi? Beşeriz, şaşarız, hata yaparız. Elbette hatalılardan müteşekkil bir parti veya toplum hatasız, kusursuz olamaz. Önemli olan, hata-sevap cetvelindeki çoğunluktur. Olumlu yönler fazla ise kabul; olumsuzlar fazla ise, reddedilir.
Öte yandan, biz Üstadın, Kur’ân’dan ve Sünnet’ten çıkardığı ölçülere göre, “ahrarları/hürriyetçileri/demokratları” destekliyoruz, desteklemeliyiz. Yoksa, kendi gözlüğümüzle ve kafa fenerimizle hareket etmiyoruz.
Risâle-i Nur ile ilginizi bilmiyorum; okuma fırsatı bulursanız; değil dünya, ebedî hayatınızı kurtaracak Kur’ânî, Sünnetî formülleri, hakikatleri orada bulacaksınız.
*
Muhterem Av. A.T.,
Bildiğiniz ve ifade ettiğiniz gibi, bu meseleler izâfî/görecelidir. Sana göre öyle, bana göre böyle, ona göre şöyle! Öyle ise, kime göre? Sonucu gösteren meyve ve mahsüldür. Siyasî partilerin icraatlarını olumlu veya olumsuz, alt alta yazarsınız. Ölçünüz sağlam, mihenk sağlıklı olduktan sonra, netice de sağlıklı çıkar.
11.07.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|