“Muâsır medeniyet seviyesi”ne ulaşan ülkeler ile bu hedeften uzaklaştırılmak istenen ülkemiz arasındaki fark, her hadise sonrası biraz daha netleşiyor. Bakınız, meselâ İngiltere ‘sigara’yı yasaklarken, Türkiye’de ‘başörtüsü’ yasaklanıyor.
“Kamusal alan” sözleriyle başörtülü öğrencileri üniversitelere sokmayanlar, imkân ve fırsat bulsa aynı başörtülülerin sokaklarda da gezmesine mani olmak isterler. “Yok, bu kadarını da yapmazlar” diyenler olabilir. Ama yaşanan hadiseler, daha da fazlasını yapmak isteyen art niyetlilerin varlığını haber veriyor.
Art niyetli olanlar, başörtüsüne ‘türban, siyasî simge’ gibi kılıfları takarak, güya gerçek anlamda başlarını örtenlere bir şey demediklerini iddia ederler. Neymiş, eskiden böyle başörtüsü takanlar yokmuş! Neymiş, ninelerimiz başlarını böyle bağlamıyormuş! İyi de, siz o ninelerinize başlarını niye bağladıklarını hiç sordunuz mu? Onların başörtüsü bağlama şekli farklı da olsa, işin özünde ‘tesettür emri’ yatmıyor mu? Onlar da başörtülerini ‘inançları gereği’ takmıyor mu? Nasıl ki, ‘etek’lerin modeli değişiyorsa, başörtüsünün de modeli değişemez mi? Maksat, ‘tesettürü temin’ değil mi? Niçin ‘şekle’ takılıp kalıyorsunuz? Yoksa maksat başka mı?
“İmkân ve fırsat bulsalar, başörtülülerin sokaklara çıkmasına da müsaade etmek istemezler” tesbiti hayalden ibaret değildir. Yakın geçmişte, bir üniversite rektörü, sırf başörtülüler var diye bir toplantı salonunu terketmemiş miydi? Bu anlayıştaki yasakçılar, imkân ve fırsat bulsa yasağı sokaklara da taşımak istemez mi? Nitekim, geçmiş dönemin Milli Eğitim Bakanlarından biri, “Başörtülüler sokaklarda serbestçe gezebiliyor ya!” demek sûretiyle, başörtülülere sokakları da yasaklamak istediklerini ihsas ettirmişti.
Türkiye’de bu şekilde ‘çağ dışı’ uygulamalar devam ederken, İngiltere de ‘kamusal alan’da yeni bir yasak uygulamaya koydu. Ama onlar ‘başörtüsü’ne değil, ilmen ve tıbben insan sağlığına zararlı olan, içenlerin de kurtulmak istediği ‘sigara’ya yasak koydu!
Artık İngiltere’de iş yerlerinde ve hatta bina kapılarının önündeki sundurmaların ya da stadyumlardaki kapalı tribünlerin altında bile sigara içmek yasak hale getirildi. (Yeni Asya, 2 Temmuz 2007)
Şu çelişkiye bakar mısınız: İngiltere’de ‘sigara’ya ‘kamusal alan’da yasak uygulanırken, Türkiye’de ‘başörtüsü’ne benzer yasak uygulanıyor! Sigara öyle bir ‘belâ’ ki, içenler de bu alışkanlıktan muzdarip. Bu ‘belâ’dan kurtulmak için malını, mülkünü vermek isteyenler çıkabiliyor. İnsanın, “Böyle yasağa can kurban” diyesi geliyor. Gerçekten de, bu ve benzeri uygulamalar, muhatap olanların da desteğini alabilir. Nitekim, Türkiye’de de kapalı mekânlarda sigara içme yasağı uygulanıyor ve bu uygulamadan sigara içenler de şikâyetçi değil. Çünkü sigaranın zararını, en iyi içenler biliyor.
Peki, ya başörtüsü yasağı? En temel insan hakkı olan eğitim hakkını da dolaylı olarak engelleyen bu yasağı Türkiye hak ediyor mu?
05.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|