2002’deki milletvekili genel seçimlerine gerçek ‘mağdurlar’ damga vurmuştu. Bu defaki seçimlerde ise gerçek mağdurlar nedense meydanları ve siyasetçilerin gündemini yeterince meşgul edemiyor. Liderler daha çok ekonomik anlamdaki vaadlerle milletin gönlünü kapma peşinde.
Son yıllarda mağdur edilen kitlelerin başında kimler var? Tabiî ki başörtüsü ile üniversitede okumak isteyen öğrenciler. Bir de, başta imam hatip lisesi mezunları olmak üzere meslek lisesini tercih eden öğrenciler mağdur... Bakınız, açıklanan ÖSS imtihan sonuçları imam hatip lisesinde okuyan öğrencilerin mağdur edildiğini net bir şekilde ortaya koydu. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi A. Buğra Şimşek, Türkiye dördüncüsü olduğu halde istediği fakülteye giremeyecek! Niçin? İmam hatip lisesini tercih ettiği için!
Her yıl binlerce meslek lisesi öğrencisini mağdur eden bu uygulamayı kabul etmek mümkün mü? Bu genç beyinler, istedikleri okullarda okumak için yurt dışına gitmek zorunda mı? Niçin, daha öğrencilik yıllarında ‘beyin göçü’ teşvik ediliyor? Bu yanlış uygulamanın Türkiye’ye maliyetini hesaplayan bir siyasetçi, bir eğitimci, bir uzman, bir ehil kişi, bir ‘âkil adam’ yok mu? Nasıl olur da, ‘kökten yanlış’ olan bu uygulama sürüp gider?
Sırf başörtülü oldukları için istedikleri üniversitede okuyamayan öğrencilerin durumu da elbette kabul edilemez. Ama başarılı öğrencilerin önünü kesen ‘katsayı uygulaması’ hepsinden daha şaşırtıcı.
Peki çare nedir? Çare elbette bu yanlışın düzeltilmesi ve meslek liselerinin önünü kesen ‘katsayı uygulaması’nı sona erdirmektir. Bunun yolu da, mağdur olan öğrenci ve velilerin parti ayırımı yapmadan mitinglere gidip seslerini duyurması, meydanlarda konuşan siyasetçilerden millet önünde ‘söz’ almasıdır. Mitinglerde işçinin, köylünün, emeklinin, esnafın dertlerini dile getiren ‘temsilci’ler var. Peki, niçin yaşanan bu mağduriyetleri dile getiren ‘temsilci’ler olmasın? Meselâ, her hangi bir parti mitingine (özellikle, iktidar partisi mitingleri hesap sormak için tercih edilmeli) 200 İHL öğrenci ve velisi gitse, dertlerini dile getiren pankartlar, dövizler taşısa ve lider konuşurken bunları ona gösterse, çözüm istese, söz alsa olmaz mı? Aynı şekilde, imam hatip lisesi mezunlarının dertleriyle dertlenen sivil toplum kuruluşları da bu anlamda pankart ve sloganlarla mitinglerde seslerini duyursa, konuyu gündeme taşısa iyi olmaz mı?
Siyasî partiler, yaşanan bu mağduriyeti görmeden, sadece ekonomik konulardaki vaadlerini sürdürmeye devam ederlerse, arzu ettikleri sonuca kavuşamazlar. Geçmiş dönemlerdeki seçim kampanyalarında daha çok; hak ve hürriyetler gündemi meşgul ederdi. Bilhassa muhalefet partileri, sivil bir anayasa ve daha fazla özgürlük vaadleriyle milletten oy isterdi. Şimdi ise bu talepler pek dile getirilmiyor. Bunda, vatandaşın bu talepleri dile getirmemesinin de rolü olsa gerek.
Mağdur olan öğrenci ve veliler miting alanlarını doldurup haklı taleplerini dile getirirlerse, mutlaka dertlerine çare bulunur. Milletin reyine talip olan siyasî partiler, “Hayır, biz sizin dertlerinizi dert edinmiyoruz, mitingimize gelmeyin” diyebilir mi? Diyen olursa, sandıkta cevabını da alır!
15.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|