Geldi ve gündeme oturdu
Şu bizim kaktüs çiçeği, size yansıtsak da yansıtmasak da, yılda bir kez geliyor ve evin gündemine oturuyor. İki gün önce yine geldi. Bir iki gündür gözümüz onun üzerinde idi. Bir şeyler yapacağını bekliyorduk. Ama bu kadarını beklemiyorduk.
Tok şeklindeki kökten önce bir kol uzandı. Yaklaşık 15-20 cm’yi bulan bir dal bu. İçi boş ama şöyle bir şahadet parmağı uzatır gibi dikkat çekici bir şekil oluşturuyor. Ama henüz gösterisini yapmış değil. Önceki yıllardan hatırladığımız kadarıyla gösterisi tam bir şova dönüşüyor. Gören hiçbir kişinin öylesine bir çiçek deyip geçeceği cinsten değil. Kesinlikle hayranlığını dışa yansıtan cümleler çıkar ağzından.
Bu gelişmeler sürerken hane sakinleri olarak ertesi günü heyecanla bekliyoruz. Heyecanla bekliyoruz çünkü, gösteri oldukça kısa sürüyor. Yaklaşık iki saatte gösteri başlıyor ve bitiyor. Onun için dikkatle beklemek gerekiyor.
Kaktüs; zor şartların çiçeğidir
Kaktüs ile tanışmamız çok eski değil. Şöyle birkaç yıldır misafirimiz. O, çok özenle yerleştirilmiş, şartları titizlikle düşünülmüş odaların başköşelerinde bulunmuyor.
Kaktüs, ya balkona iteleyeceksiniz, ya dış kapının kenarına bir yere, ya da onun kışın kar, dolu, fırtına, yağmur görebileceği bir yerlere koymanız gerekiyor. Bununla beraber yazın da aşırı sıcağını alması gerekmektedir. Onun için kaktüslere zor şartlar çiçeği diyorlarmış.
Biz de onun için kaktüsü kış ve yaz boyunca balkonda misafir ediyoruz. Öyle itina ile günü gününe su isteyen, zaman zaman toprak isteyen bir hassasiyeti de yok. Verirsen alır, vermezsen itiraz edip, küsmez. Öyle bazı çiçekler gibi alınganlığı da yoktur.
Ama onun iki saatlik de olsa öyle bir sergisi, öyle bir mektubu, öyle bir gösterisi var ki, onu terk edildiği yerden alıp, özel bir ortama taşımak durumunda kalıyorsunuz.
Biz de öyle yaptık. Hafiften belirtiler başlayınca, onu bulunduğu balkondan alıp, daha özel bir ortama taşıdık. Evde ben, eşim ve çocuklar yarın büyük ihtimalle çiçeğini sunacak bize diye üzerinde konuştuk.
Her yıl kendisini bize bir okutuyor. Hatta geçen yıl birkaç arkadaşı bile şahitleri artırmak için bu sergiye dâvet etmiştik. Yaklaşık iki saat kadar süren sergiye.
Eveeeeet, sergi hazır
Sabah namazını kıldıktan sonra kaktüsün bulunduğu mekâna yöneliyorum. Kapıyı açtığımda içimde bir coşku hissettim. Çünkü bir çiçek ancak bu kadar güzel ve alımlı olabilir diye geçti içimden.
Hemen kaktüsü bu yerinden de alıp, daha özel, nazırların (izleyicilerin) bulunduğu odaya taşıdım. Çünkü çok enfes bir kokusu var. İstedim ki, çocuklar bu koku ile güne başlasınlar. Ve uyandıklarında karşılarında oldukça okunaklı bir mektup bulsunlar veya içlerinden çok şeylerin uyanıp geleceği bir küçük sergi ile karşılaşsınlar ve bu görüntüler onların zihinlerine, gönüllerine adeta nakşedilsin.
Görüntü karşısında gözyaşlarımızı tutamıyoruz
Eşim ve ben,—abartmıyorum—kaktüsün bu san’atlı nakşının üzerinden, dakikalarca gözlerimizi ayıramadık.
Bu kadar ince ve özel duygularımıza dokunan bir çiçeği, nazır seyircilere gönderen ve onlardan san’at eserlerini okumalarını ve hayranlıklarını ifade etmelerini bekleyen Sani-i zü’l-Celal’e şükredip, hamd ederek, acizliğimizin bir göstergesi olan gözyaşlarımızı bırakıverdik.
Kul olmanın en güzel belirtilerinden birisinin de gözyaşları olduğunu bir kez daha idrak ettik. Bu öyle bir şey ki, çok haz duyarız ağlarız, çok acı hissederiz yine ağlarız.
İnsanız.
14.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|