22 Temmuz 2007 seçimleri ilginç tevafukları bünyesinde barındırıyor. Tarihlerin tam bir kesişme noktasında bulunuyor. Sözgelimi, Sovyetlerin daha hususiyle bugün esamesi okunmayan Kızıl Ordu’nun Afganistan’ı işgal tarihlerinin başlangıcı 27 Nisan 1978 tarihidir. Yani Türkiye’de 27 Nisan muhtırası denilen muhtıranın 29 sene öncesine rastlıyor. Sovyetler bu tarihte Afganistan’a girmişler ve 11 yıl sonra imparatorluklarını da geride bırakarak Afganistan’ı terk etmişlerdir.
Seçimlerin yapıldığı 22 Temmuz tarihinin bir gün öncesi yani 21 Temmuz tarihi de Türk demokrasisi açısından tarihî bir gündür. Tam 61 yıl önce 21 Temmuz 1946 tarihinde Türkiye ilk çok partili seçimlerle birlikte demokrasiye adım attı ve bu yolda emeklemeye başladı. 4 yıl sonra da Demokrat Parti iktidara geldi. Seçimlerin bir gün sonrası yani 23 ve 24 Temmuz tarihleri de Türk tarihi açısından çok önemli günler. İttihatçıların II. Abdülhamid’i meşrûtiyeti ikinci defa ilân etmesine zorladıkları tarihtir. Bu süreç içinde II. Abdülhamid Han: “Ben hatimussalatinim/ben son sultanım’ diye meşhur sözünü sarfetmiştir. Öngördüğü gibi de çıkmış sonraki sultanlar sureta sultan olmuştur. Gerçekten de daha sonra Bediüzzaman gibi ulemanın da işaret ettiği gibi Aziz-Hamid sırrıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun son iki muktedir padişahı Sultan Aziz ile Sultan Hamid olmuştur. İkisini de reformistler devirmiştir. Sultan Abdulaziz’in hal’i, modern tarihimizdeki ilk kanlı devlet darbesidir. Tertipçiler de Mithat Paşa gibi ıslahatçılar veya modernistlerdir. Yani İttihat ve Terakki’nin öncüleridir. Sultan Hamid’i devirenler de onların halefleri olmuştur. Böylece imparatorluğun da sonuna gelinmiştir.
23 (fiilen, resmen 24) Temmuz 1908 tarihinde Meşrûtiyet rejimi ikinci defa ilân edilmiş ve yetki ve güç Abdülhamid’in elinden çıkmış ve asker ve sivil bürokrat ve muhalif aydınlardan oluşan bir zümrenin eline geçmiştir. Bundan sonraki dönem zümre hakimiyeti dönemidir. Bu dönem 1923 yılına kadar 15 yıl sürmüştür. 1908’de ülkenin yönetimini devralan İttihat ve Terakki fırkası veya zümresi 10 yıl içinde devletin terekesini savurmuş ve dağıtmıştır. Bununla birlikte 1923 ile 1908 arasında 15 yıl vardır. Keza buna bedel, 1923 ile 1938 yılı arasında Mustafa Kemal’in 15 yıllık iktidar devresi vardır.
***
Binaenaleyh 23 Temmuz 2007 ile 23 Temmuz 1908 arasında 99 veya 100 yıllık bir simetri vardır. İşin ilginç yanı Arap dünyasında da ilk İttihatçı darbe Cemal Abdunnasır’ın kalkıştığı 23 Temmuz 1952 Hür Subaylar darbesidir. Nasır’ın en yakınlarından olan gazeteci Muhammed Haseneyn Heykel ‘Harifu’l gadab’ isimli eserinde Hür Subaylar’ın Arap dünyasının ilk İttihatçıları olduğunu söyler. Cemal Abdunnasır’ın ismi Cemal Paşa’dan mülhemdir. Babası Cemal Paşa’nın azametinden aldığı ilhamla oğluna Cemal ismini vermiştir. Sonra Enver Sedat da yine adını Enver Paşa’nın ününe ve maceralarına borçludur. Nasırcılık ve Baascılık, İttihatçılığın Arap dünyasına uyarlanmış halidir. Dolayısıyla son sıralarda Türkiye’deki Baascılık tartışması beyhudedir ve bunun kare kökü İttihatçılıktır. İttihatçılık ise varlığını Fransız Devrimine borçludur. Ve Nasır gibi Arap ittihatçılarını eğiten de yine Türk ordusunda yetişmiş Aziz Ali el Mısrî Paşa gibi İttihatçı artıklarıdır. İmparatorluk çökünce Sati el Husri veya Aziz Ali el Mısrî gibiler Arap dünyasına giderek İttihatçılıklarını başka bir kılıf altında burada sürdürmüşlerdir. 22 Temmuz seçimleri böyle bir kesişme noktasında bulunuyor.
***
Bununla birlikte seçimlere çok sağlıklı bir ortamda giremedik. Nedeni çok yönlü spekülasyon yapılmasıydı. Bol keseden vaatler yapıldı. Büyük partiler de geri kalmamak için bu kervana katıldılar; oy kaptırmamak için bu yarışa dahil oldular. Bu ise siyaseti daha da seviyesizleştirdi ve çürüttü. Sonra neredeyse bütün partiler oylarını birbirlerine olan tepkiden alacaklar. Yani bu seçim kutuplaşma ve tepki seçimi olacaktır. Bu itibarla sandığa sağlıklı bir yansıma olmayacaktır. Herkes birbirinin önünü kesmek için mevzi almış gibi. Sonra MHP Meclis’e girerse AKP’nin işi daha da zorlaşacaktır. Adeta CHP-MHP kıskacına alınacaktır. Bu kıskacı bir de dışarıdan Ulusalcı Kemalistler tamamlayacaktır. Bundan dolayı ikinci dönemde Erdoğan’ın hürriyetler noktasında daha atak davranacağı beklentisi içinde olanlar hayâl kırıklığına uğrayabilir. Meclis’e bağımsızlar arasında DTP’liler de girecektir. Bu da Meclis’in rengini arttıracağı gibi gerilimini de arttırmaya adaydır. Bu hır gür içinde seçim sonrasında istikrarlı bir iktidar dönemi zor görünüyor. Seçimler öncesinde Devlet Bahçeli’nin ip fırlatması ile Erbakan Hoca’nın Chirac’a atıf üzerinden kendi çömezlerini Bizans çocuklarına benzetmesi, kimi kendi taraftarlarınca da kantarın topuzunu kaçırmak olarak algılandı.
Seçim sürecinde böyle kazalar da yaşandı. Dileriz bu seçimler ülkemiz için hayırlı neticelere vesile olur.
22.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|