Yöneticilikte esas olan dengeli; âdil olabilme; sevgiyle, şefkatle yaklaşıp gönüllerde taht kurabilmedir. Verimli ve başarılı bir sonuç, ancak böyle elde edilebilir.
Her konuda olduğu gibi yöneticilikte de en güzel örnekleri sunan Peygamberimize (asm) halkın canlarından çok severek bağlanmalarının temelinde bu sevgi ve şefkat dolu yaklaşım yatar.
Ensar, Muhacirîn ve Haşimoğullarının birlikte bulunduğu bir yerde, herkes Resûlullah’ın (asm) kendilerini çok sevdiğinden söz edip aralarında tartışmaya başladılar. Resûlullah (asm) şüphesiz hepsini de çok seviyordu. Ama nasıl iknâ edeceklerdi birbirlerini? Herkes meziyetlerini, faziletlerini söyleyerek iddiasını ispata çalışıyordu.
Önce Ensar aldı sözü, Resûlullah’a iman edip tâbî olduklarını, birlikte savaştıklarını, savaşta hep ön safta yer aldıklarını, dolayısıyla kendilerini daha çok sevdiklerini söylüyorlardı.
Muhâcirîn ise Ensar’ın yaptıklarını aynen yaptıklarını, fazladan Allah ve Resûlü (asm) için hicret ettiklerini, bu uğurda mallarını-mülklerini, çoluk çocuklarını terk ettiklerini, dolayısıyla Resûlullah’a (asm) daha yakın olduklarını, daha çok sevildiklerini söylüyorlardı.
Haşimoğulları ise, öncekilerin yaptıklarını aynen yaptıklarını, ayrıca Resûlullah’ın (asm) aşireti olduklarını, dolayısıyla daha çok sevildiklerini iddiâ ediyorlardı.
Hücre-i Saadetlerinden çıkıp yanlarına gelen ve tartışmalarını öğrenen Allah Resûlü (asm), herbirine hak verdi. Sözlerine itiraz edilemeyeceğini söyledi. Ensar’a dönüp, “Ey Ensar! Ben sizin kardeşinizim” dedi. Bu ifade sevinmelerine yetmişti Ensar’ın. “Resûlullah (asm) bizim tarafımıza geçti” diyorlardı.
Allah Resûlü (asm) sonra da Muhacirîne döndü ve “Ben sizdenim” buyurdu. Muhacirîn de sevinçle “Resûlullah (asm) bizden yana geçti” demekten kendilerini alamadılar.
Sıra Haşimoğullarına gelmişti. Onları da memnun etti Allah Resûlü (asm): “Siz bendensiniz, ahirette bana kavuşacaksınız.”
Hepsi de ayrı ayrı memnun kalmışlardı bu cevaplardan.
İşte idarecilikteki maharet!
22.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|