Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

İnsanın kıymeti



Bir gün Kâinatın Efendisi (asm), Ebû Zer’e, “Cuayl’i nasıl bilirsin?” diye sorar. Cevap, “Fakir bir insandır” şeklindedir. “Falan hakkındaki görüşün nedir?” sorusuna da “Efendi bir adamdır” cevabını verir Ebû Zer (ra). Resûlullah’ın (asm) buna verdiği cevap ise şudur: “Cuayl, efendi dediğin adam gibi yeryüzü dolusu insandan daha üstündür” (Hılye, 1:353)

Bu olay, bize değerlendirme ölçüsünün mal-mülk, şan-şöhret, makam-mevkî, soy-sop değil, insanlık ve fazîlet olduğunu açıkça anlatır. Kur’ân da “Sizin en hayırlınız, Allah’a en çok saygı duyanınızdır” buyurmuyor mu?

Medine’ye geldiğinde cilt hastalığına yakalanmış, burnundan sümük akan bir çocuk olan Üsame’den, Hz. Âişe tiksinirken Resûl-i Ekrem (asm) yüzünü yıkayıp öpmüştü. Bunu gören Hz. Âişe’nin, “Allah’a yemin ederim ki, onu bundan sonra hiç yanımdan ayırmayacağım” dediğini biliyoruz.

Hz. Âişe, bu sözleriyle hatasını düzeltirken; “Üsame’yi bekleyeceğim” diye Arafat’tan inmeyi geciktiren Allah Resûlünün (asm) tavrındaki sır ve incelikleri kavrayamayan Yemenliler, Üsame’nin (ra) burnu yassı, siyah bir çocuk olduğunu gördüklerinde, onu küçümseyip, “Bunun için mi bekledik?” diyecek, Hz. Ebû Bekir (ra) zamanında da onu bahane edip dinden döneceklerdi. Oysa İslâm, kalıba değil, kalbe bakıyordu. Şekle değil, fazilete önem veriyordu. Rengi, soyu sopu değil, ruh yüceliğini, insaniyeti ön plana alıyordu. Bir köle oğlu olduğuna, rengine, kalıbına bakan Cahiliye anlayışı, Hz. Üsame’nin ordu komutanı olacak kadar maharetli olabileceğini anlamaktan yoksundular.

Bir kimsenin günaha girmesi için iman, İslâm ve faziletle dolu bir insanı hakîr görmesi yeterken, İslâmı ruhuna sindirememiş, onun koyduğu değer ölçüsünü kavrayamamış insanlar, Allah ve Resûlü’nün değer verdiği elmas ruhlu insanları elbette anlayamazlardı.

Hz. Ebû Bekir (ra), Kureyş ileri gelenlerinden henüz İslâmla şereflenmemiş Ebu Süfyan’la giderlerken Selman, Suheyb ve Bilâl (ra), Ebû Süfyan’a lâf dokundurmuşlar, Hz. Ebû Bekir de, “Bunları Kureyş’in ileri geleni ve efendisi için mi söylüyorsunuz?” diye onlara çıkışmıştı. Durumu Efendimize (asm) anlattığında da “Yoksa onları kızdırdın mı ey Ebû Bekir? Onları kızdırdıysan Rabbini kızdırdın demektir” cevabını alınca, gidip onların gönlünü almıştı.

İşte enfes bir bakış açısı!

17.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.07.2007) - Peygambere bağlılık

  (15.07.2007) - Cennetlik adam

  (14.07.2007) - İbretli bir olay

  (13.07.2007) - Peygambere saygı

  (12.07.2007) - Cevherin kıymeti

  (11.07.2007) - Allah korkusu olursa

  (10.07.2007) - Unutulmaması gereken

  (09.07.2007) - En büyük sevinç

  (08.07.2007) - Sevginin böylesi

  (07.07.2007) - Daha üstünü düşünülemeyen bir nimet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004