Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Sivil’ce

Demokrasi suyunun engelsiz, durgun ve tatlı aktığı zamanlarda ortaya çıkan sözüm meclisten dışarı ‘düzmece siviller.’ Zor zamanlarda ortalıkta görülmezler; darbelerde, muhtıralarda ya da ihtilâllerde şakşakçı, figüran ya da önemli gazete/TV yorumcusu ya da yazar olarak görürsünüz. Son aylarda da sivilleşme modası gereği hemen herkes sivilce lâflar ediyor. Mitingler düzenleniyor, bilmem hangi sivil toplum kuruluşu/derneği adına açıklamalar yapılıyor; gündemi peşlerinden sürükleme adına topluma psikolojik baskı uygulanıyor. Gerçekten de bunlara sivil değil, “düzmece sivil” anlamında “sivilce” ismi daha çok yakışıyor.

Geçenlerde kurduğumuz bir dernek münasebetiyle Dernekler Masasından bana bir anket de doldurttular. Ankette de “STK’larla ilgili bir dergi çıkarılsaydı ismini ne önerirdiniz?” şeklinde bir de soru vardı. Ben de oraya bu anlamı zihnimde canlandırdığım için “Sivil’ce” yazdım da oradaki memurlar tatlı bir tebessümle bana baktılar.

Sahiden de sivilce gibi mi yaşanmalı bu ülkede, yoksa gerçek sivil mi olmalı? Sivil, üstünde resmî bir üniforma olmayan kişiler midir? Yoksa kafalarının içindeki çivilerde üniforma asılmış kişiler midir? Hem sonra devletin temsilcisi olan memurlarından/bürokratlarından milletin vekili seçilen bu ülkede hangi sivillikten söz edilebilir? Esasen birer STK olan siyasal partileri devletçi kesilen bu ülkede, gerçek sivil tanımına kaç kişi girer, diye merak ediyorum. Partilere bir baksanıza! Hangisi sivilleşmeye vurgu yapıyor programlarında. Devlet partisi damgasıyla meşhur CHP mi? İdamı tekrar getirip, devlet baskısını daha çok hissettirmeye kararlı MHP mi? Neresinin millî olduğu belli olmayan bir görüşü temsil eden SP’mi? Ya ulusalcıların organizatörü İP mi? Son dörtbuçuk yıldır devleti hissettiren ve onu temsil eden bürokratları sivillerden daha çok dinleyen AKP mi? Yazarları, düşünürleri hâlâ düşünce suçundan hapse giriyorsa, bu ülke ne zaman sivilleşebilir?

“Sivil anayasa” yazılmasından söz ediliyor. Kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi? Oysa Cumhurbaşkanını halkın seçmesi gibi oldukça sivil bir anlayışla hazırlanmış bir anayasa değişikliğini içine sindiremeyen çevreler bakalım gelecek aylarda hangi ayak oyunlarıyla bu değişikliği düşük yapıp, zamanla unutturacaklar? Bu değişikliğe ön ayak olan AKP, seçimden uygun bir avantajla çıktığı takdirde hakim güçlere boyun eğip Sezervari bir Cumhurbaşkanı seçip, sonra da halk oylamasının üstüne mi yatacak? Bütün bu sorular, yarının sorunları olarak halkın gündemini sivilleşme adına meşgul edecek.

Türkiye’nin baş ağrısı sivilceleridir. Milletin sivilleşmesini engelleyenler, bilinçlenmesini önleyenler, sağlıklı bir toplum yapısı oluşmasını da manevralarla durduranlar da işte bu sivilcelerdir.

Hiç mi olumlu bir gelişme yok sivilleşme adına? Var. Sivilcelerin varlığına pozitif bakmak gerekirse şunu diyebilirim: Türkiye gerçek sivilleşme yolunda ergenlik dönemini yaşıyor. Bu sivilcelere biraz katlanırsak kısa bir süre sonra onlar da ortadan çekilip pürüzsüz bir sivilleşme yetişkinliğine geçmiş oluruz. Burada sivilleşme için Avrupa Birliği’ne ihtiyacımız var. Onların desteğiyle kafalarımız değişirse değişir; yoksa biz bize kaldığımızda, bakıyorum en yeşilinden en kızılına kadar herkes birden devletin ali menfaatlerinden söz etmeye, Türk’e Türk propagandası yapmaya başlıyor.

Sivilcesiz günler için bunları da hoş görelim haydi…

[email protected]

B. Sait ÇİFTÇİ

17.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004