Devam eden seçim kampanyasında unutulan, gündeme gelmeyen ve liderlerin pek de üzerinde durmadığı konuların başında Avrupa Birliği ile ilgili gelişmeler var. 2002’deki seçim kampanyasının ana gövdesini, AB üyeliği ile ilgili tartışmalar oluşturmuştu. Nedense, 22 Temmuz 2007 genel seçimleri için aynı şeyi söylemek zor.
Peki neden? “Muâsır medeniyet seviyesi” olarak görülen bu hedefe ulaşma arzu ve isteğinden vaz mı geçildi? Her ne kadar, AB üyeliği yolunda ‘mayınlar’ döşemek isteyenler olsa da, kamuoyu bu konudaki kararlılığını sürdürüyor. “AB’ye hayır” diyen siyasetçiler de var, ancak “evet” diyenler hâlâ çoğunlukta. Üstelik, “evet” diyenlerin başında iktidar partisi de var. Böyle olduğu halde, hemen hiçbir mitingin ‘ana konusu’ AB ile ilgili gelişmeler, tartışmalar olamadı...
Ana muhalefeti bir yana bırakırsak, diğer muhalefet partileri de bu konuyu gündemlerine almadılar. Türkiye’nin önünü ve ufkunu açacak “AB yolu”nun gündem maddesi olmasında millet menfaati yok mudur? Konunun gündeme taşınmamasında, “oy” kaygısı olabilir mi? Geçmiş yılların aksine bu konuyu gündeme taşımak “oy” getirmez diye mi düşünülüyor?
Eğer böyle düşünen siyasî parti ve lideri varsa, yanlış yapılıyor demektir. Çünkü Türkiye’nin AB üyeliği konusu yıllardan beri devam edegelen bir projedir. Kısa süreli hesaplarla bu konuyu ihmal etmek doğru bir tercih olmasa gerek. Türkiye’nin AB üyeliği konusu, millet için faydalı, kârlı ve avantajlıdır. Uzun dönemde millet menfaatini düşünen siyasî partilerin mutlak sûrette bu konuyu gündeme taşımaları gerekirdi.
Seçim kampanyaları, son günlerine girmiş bulunuyor. Son bir iki günde de bu konu gündeme taşınmazsa, uzun dönemde faturayı yine millet öder. “Kopenhag Kriterleri” olarak isimlendirilen hedeflerin ihmal edilmesi ve “Biz bunları Ankara Kriteri yapar, yolumuza o şekilde devam ederiz” söylemlerinin netice vermediği yakın geçmişte görüldü. Son iki aylık dönem de cumhurbaşkanlığı ve seçim tartışmalarıyla bir anlamda heba edildi. Bir yandan bu tartışmalar sürerken, öte yandan da AB yolundaki ilerlemeler sürmeliydi. Elbette kısmî çalışmalar devam ediyor, ancak çalışmaların hızının düştüğü de ortada. Zaten, bu konunun miting meydanlarına taşınamaması da bunun en büyük göstergesi değil mi?
AB üyeliği hedefinin, “Türkiye’nin devlet politikası” olduğu yıllar önce ifade edilmişti. Bu noktada farklı bir beyan sözkonusu olmadığına göre, siyasî partilerin bu konudaki beyanlarını bilmek de milletin hakkıdır. Böyle önemli bir konuda, fikir beyan edilmemesi, seçim kampanyası açısından bir eksikliktir.
Seçim kampanyasından geçtik, inşaallah seçimlerden sonra kurulacak yeni hükumet bu konuda sağlam ve tutarlı adımlar atmaya devam eder. Türkiye’nin uzun dönemde kalıcı menfaati bu noktada yoğunlaşıyor. Hedeflerini unutan bir Türkiye’nin “muâsır medeniyet seviyesi” yolunda ilerlemesi kolay değildir.
19.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|