Cengâver bir millet, kahraman bir topluluk...
Kur’ân’ın övgüsüne mazhar olan bir millet.
Zaferler “Allah’ın dinini yaymak” anlamında ele alındı.
Asırlar boyunca bu milletin, Allah’ın adını sıra dağlar ötesine ulaştırmak maksadı ile hareket ettiğini tarih gösteriyor.
Malazgirt Meydan Muharebesi ile başlayan bu yüksek ideal bilinci, sayısız fetihler ile perçinlenmiştir.
Dinî hassasiyetlerin zayıflaması ve günün teknolojisinin yakalanamayışı ile, bin yıllık hâkimiyet, bin dokuz yüzlü yılların başında bir geri dönüşün işaretlerini gösteriyordu. Üç kıtada at koşturan cihangir bir devlet, bir bir sahip olduğu toprakları kaybediyordu.
Adeta her millet, bu milleti yok etmek istiyordu.
Sadece Anadolu’nun küçük bir bölümüne hapsedilmek istenilen bu asil millet, son bir silkiniş ve şahlanış ile mukadderâtına el koyuyordu.
Anadolu’nun sinesinde kurulan karargâh, bir başkaldırının işaretlerini gösteriyordu.
Bu dönem içinde il ve beldelerde kurulan kurtuluş hareketleri, kendini açık bir biçimde göstermişti.
Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Erzurum, Kars, Karadeniz kıyı illeri adeta milis kuvvetleri ile kahraman ordunun yanında yer almış, son 30 Ağustos zaferi ile bağrından hain düşman izini silip süpürmüştür.
Yok edilmek istenen bir millet tekrar dirilmiştir.
“Ruh ve mâneviyâtı öldürülmek” istenilen millet, tekrar maneviyâtına, dinine ve vatanına sahip çıkmıştır.
06.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|