Geçtiğimiz hafta “Denizli Berat gecesi” programından öncesi Tarsus’ta Yıldırım ve Doğan ailesinin düğün programlarına yine konuşmacı olarak katıldım. Düğün programı öncesi, hem vakıfta, hem de dışarıdaki sohbetlerde bize, basında geniş yer alan “Bingöl ilimizin İncesu ilçesinde serinlemek veya arıların ısırmasıyla kendini ilçenin akar su çayına atan ayının öldürülmesi”yle ilgili suâller sordular ve aynı zamanda bu yazımı yazmaya vesile oldular. Ayıyı öldürenlere değil, düğün sahiplerine, salon ve vakıf sahiplerine ve bana bu suâlleri soranlara teşekkür ediyorum.
Misafir bulunduğumuz bu dünya şehrinde bizim oturma hakkımız bulunduğu gibi hayvanların da oturma, barınma ve seyahat hakkı vardır. Bir hayvan suç işledi diye bütün hayvanlar öldürülemez. Bir kibrit bir evi yakar diye bütün kibritler imha edilemez. Dünyada bizim yaşama hakkımız olduğu gibi hayvanların da vardır. Yeni ilimlerde “ekodenge” denilen sistemi ihlâl edemeyiz. Bazı yanlış fetva ve sistemler ve bazı cahil insanların hareketleri insan ve hayvan arasındaki iletişimi ve hatta vicdan ve şefkat hissini târümâr etmiştir.
Kâinatta cereyan eden bir çok sistem ve yasaların dışında İlâhî olarak iki tane şeriat var. Birisi şeriat-ı fıtrî, diğeri şeriat-ı kelâmî. İlki, hayvanlar âlemini de içine alacak şekilde varlık âlemini düzene sokan yaratılış kanunları; diğeri insanların kendi aralarındaki ve diğer varlıklarla olan münasebetlerini düzenleyen İlâhî prensipler ve manzumeler. Burada ön görülen evvelâ hayvanın suç işlemesidir. Suçsuz, günahsız bir hayvanı öldürmek bütün hayvanları öldürmektir. İnsandaki merhamet, şefkat gibi ulvî hisleri tahrip etmektir. O insanların suratları bile değişiktir ve o hale gelmiştir.
Suç işlemeyen insana suç işler diye hüküm ve cezâî işlem yapılamaz. Bir hayvan, sınıfı ne olursa olsun, cezayı gerektiren bir iş yapmadıkça ona sopa, silâh ve işkence taşları kullanamazsın. Basında yer alan masum ayının mekânı ve karargâhı ormandır. Ormanda arılar da var, ayıyı ısırmışlar, o da kendini çayın sularına bırakmış. Belki de ölmek üzereydi, zehirlenmiştir... Tam şefkate ve yardıma muhtaç iken, taşlarla öldürmek hiçbir şeriatta ve yasada yoktur; bu hâl barbarlık, vahşet ve gaddarlıktır. Eğer Türkiye’de ve dünyada hayvan hakları korucuları varsa, o öldürenleri dâvâ etmelidirler. Hani neredeler? Bilhassa ormanları talan edip içine ev yapanlara ne demeli? Ayılar, kurtlar, aslanlar da şehirlere gelseler ne yapacaksın?
İslâm’da “Hangi hayvanlar avlanır?” maddesi var. Fakat şartlara bağlı. Zarurî ihtiyaç dönemlerinde, mübarek zatlar bile ava çıkmışlar, fakat bir sürüyü talan etmemişler, bir hayvanı rızıkları için avlamışlar. Geri dönüp gelmişler ve o hayvanı güneşte kurutmuşlar ve lüzum ettikçe kullanmışlar. İsraf yok, zulüm yok. Ayrıca, bütün hayvanların doğum zamanı ve öncesi avlanması, kesilmesi yasaklanmıştır.
Türkiye’nin bazı yerlerinde geyik ve emsâli türdeki hayvanlar için etrafı koruma altına alınan meralar var. Fakat ne hazin ki; buralarda dolar karşılığında, ülke dışından gelenlerin keyfî avlarına müsaade edilmektedir. Ayının gaddarca öldürülmesi ne ise, bu katliâm da aynıdır. Nerede bakanlık ve devlet yetkilileri? Burada büyük boşluklar vardır. Şark bölgelerindeki terör olayından dolayı dağlarda yaban hayvanları kalmadı. Türkiye çok büyük bir kayıp içerisindedir. Ancak kedi ve köpek hakları ve mamaları ile uğraşılmaktadır. Fakat diğer büyük yaban hayvanlarına ve hatta yaban kuşlarına katliâm yapılmaktadır.
Yağmur duâsına çıkan bizlerin “Acaba neden yağmur yağmıyor, gazab-ı İlâhî nedir?” diye suâl etmemiz lâzım. Çünkü büyük Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Musibetler ekser nâsın hatasından meydana gelir” buyuruyor. (Emirdağ Lâhikası, s. 33) Mahsül alınmış tarlalarda, gübre yerine geçsin diye, içinde milyonlarca hayvanın bulunduğu tarlaları yakacaksın; dağlarda, ormanlarda, çaylarda masum hayvanları öldüreceksin... Sonra kalkıp “Barajlarda sular niye bitti? Yağmur niye yağmıyor?” diyeceksin? Olur mu bu kadar vurdum duymazlık? Çünkü tarlalarında, dağlarında ve orada yaşayan hayvanların da sahibi birdir. Elbette onların dilekçelerini ve feryatlarını alıyor ve gerekeni yapıyor. Ne mutlu haddini bilenlere.
31.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|