Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Halil USLU

Arslan Ağabey



Hz. Bediüzzaman’ı gören ve fiilen hizmetinde bulunan muhteşem kervanın mümtaz şahsiyetleri, nurun kahraman şakirtleri, artık teker teker vatan-ı aslîlerine göçmektedirler. Artık Hz. Üstad’ı görenler kervanından çok az kaldı. Kendileri, Aziz Üstad’ın açtığı Cadde-i Kübrâ-ı Kur’âniye’de, bayrak yarışını devam ettirdiler, Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna rüzgâr gibi Risâle-i Nur’u yaydılar. Engeller, yokuşlar, çilehaneler ve hapishaneler onları durduramadı. Yaydan çıkan ok gibi, elden atılan mızrak gibi, zulmetin karanlık perdelerini yırttılar, nurun fütuhatına vesile oldular. Bizim gibi pür kusurlara, tembellere, bağrıyanık çilekeşlere “Yürüyün, bizden bu kadar” dediler.

Her hafta birini uğurluyoruz, gözyaşlarıyla, duâlarla, fatihalarla, hatimlerle... Ezel ve ebed kanunu ve hükm-ü İlâhî, cilve-i Rabbânî böyle. Geçtiğimiz Cuma günü, küçük yaşlarında Hz. Bediüzzaman’ı ziyaret eden, aslen Erzurum-İspir doğumlu Muzaffer Arslar Ağabey’i uğurladık dâr-ı bekaya. O, Hz. Üstad’ı ziyaret ettikten sonra, Hz. Üstad diyar diyar dolaşmasını ve nurları dağıtmasını söyler. Uzun yıllar kolları yorulasıya kadar büyük tahta bavullarla Risâle-i Nurları yurdumuzun her tarafına taşıdı. Ondan sonra fikir bazında dolaşmaya başladı. Derslerin hatimesinde günün mânâ ve ehemmiyetini kesin cümlelerle beslerdi.

Kendilerini küçük yaşlarımda, o koşturmanın içinde tanıdım ve 1980 yıllarına kadar çok irtibatlı idik. Türkiye’nin bazı bölge ve beldelerini müştereken gezdik, sayısız hatıralarım var, küçük bir kitap olur. Kendileri çok cihetli ve beşerî münasebetlere fevkalâde itina gösteren bir zattı. Hayatını hizmete vakfettiği için evlenmemişti, bütün ömrünü Kur’ân ve iman hizmetine adamıştı. Bir mânâda sahabe-i kiram hayatı yaşıyordu. Türkiye’yi dolaşmasında, bildiğim kadarıyla, Hz. Bediüzzaman’ın dışında merhum Zübeyir Gündüzalp’in de işârât ve tahşidâtı vardı. Bilhassa geçmişteki Adapazarı’ndan Fethiye’ye kadar uzanan “Yakubiler” hadisesinde görevlendirilmişti ve onları fikir bazında tesirsiz hale getirdi. Şu veya bu isim altında, kimse onun önüne takoz koymadı ve nurun müştakları onu son nefesine kadar istihdam ettiler. Çünkü başarının yolu irtibat, diyalog ve vukufiyetten geçer. Hz. Bediüzzaman’ın Şuâlar kitabının 5. Şuâ eseri üzerinde ihtisası vardı, sağlam yorumcusuydu.

1980 ihtilâlinde büyük ve geniş Risâle-i Nur dairesine giren bir el ile, ayrı kulvarlarda koşmaya başladık. Demokrat misyonu bizlere anlatan ve bu hususta bizleri koşturan o idi. Gittiğimiz bütün yerlerde bana, Bediüzzaman Hazretlerinin içtimâî ve siyasî sahalara bakan mektuplarını okuttururdu. DP ve AP’ye toz kondurmazdı. Fakat 12 Eylül ihtilâlinin korkunç eli, bu azim cemaati şubelere taksim ettirdi. Çözemediğim sırlar âlemi, ihtilaflar, gürültüler, parçalanmalar. İçim sızlar, gözlerimden yaşlar akar, çok hazin...

Arslan Ağabeyi, vefa borcu olarak arardım. Gittiğim bütün beldelerde onu sorardım, ‘Açmı dır, tok mudur, hasta mıdır, durumu nicedir?’ Kâh zaman oldu vefakâr Ragıp Öncel hocanın evinde, kâh oldu Cuma kardeşlerimizle Adana dershanesinde, kâh oldu Necati Tarak kardeşimin susmayan telefonundan konuştuk. Vefatından 10 gün önce Kahramanmaraş’ta benimle görüşmek istemiş; Necati bey kardeşim yine görüştürdü, fakat konuşma üslûbu veda konuşması idi. “Artık ebed âlemine, ahir ömrümüzde bu hizmetle gidelim” dedi.

Merhum çok hoş nüktedandı ve çok ehl-i tedbir bir zâttı. Şimdi fatihalara ve tebessümlere medar olsun diye kısa bir kesitle noktalıyorum. 1977’de bir Ramazan ayında Niğde’den başlayarak, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Bitlis, Van ve akabinde Siirt ilimize geldik. Tam 23 gün geçmişti. Siirt’e hizmet vakfında, bir teravih namazında imamlığa bir genç geçirdiler, kıraat sıfır. Halbuki Muzaffer Ağabey sağlam hafız, bizim de kıraatımız iyi. O genç bir de teravihi fazla kıldırdı mı, iş çığırından çıktı. Sordum ne olacak halimiz ağabey? “Kardeşim, kıyametin 5’inci alâmeti zuhur etti, sabah erken Batman’a gidelim” dedi. Böyle yüzlerce nükteler var. İnşaallah zamanla kitap olur kanaatindeyim.

Nur hizmetini 80 yıla yayarak gitti. Binler fatihalar, binler duâlar…

10.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.08.2007) - Türkmenoğlu ailesinden mektup

  (27.07.2007) - Son Şahitlerden iki aziz zat -2

  (20.07.2007) - Son şahitlerden iki aziz zat (1)

  (13.07.2007) - Kırşehir de çok renkli geçti

  (06.07.2007) - Trabzon'dan Çukurova'ya

  (29.06.2007) - Trabzon da bir değer

  (22.06.2007) - Seyyid Harun diyarında sevgi

  (15.06.2007) - 40 yıl sonra

  (01.06.2007) - 27 Mayıs ve Demokrat Parti

  (25.05.2007) - Kızılalan Yaylası

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri