Mi’rac, Resûl-i Ekrem’in (asm) bir gece vakti Mescid-i Haram’dan alınıp Mescid-i Aksa’ya götürülmesi, sonra da gökyüzüne çıkarılması ve daha yatağı soğumadan yerine getirilmesi hadisesinin adıdır. Bu esnada, inandığımız Rabbimizi, melekleri, kâinatta bütün olup bitenlerin yazılı bulunduğu Levh-i Mahfuz’u, peygamberleri, Cenneti, Cehennemi dünya gözüyle apaçık görmüş, bir kısım peygamberlerle sohbet etmiş, namaz gibi çok değerli bir hediye ile gelmiştir.
Mi’rac ile kâinatın hakikati daha iyi anlaşılmış; perişan, fani, karmakarışık bir vaziyetten kurtulmuş, herbir varlığın Cenâb-ı Hakk’ın isimlerini anlatan birer mektup, birer ayna olduğu anlaşılmış, varlıklıkları sevince gark etmiştir.
İnsanın değeri ise çok daha artmıştır. O sayede insan aciz, fakir; ihtiyaç ve düşmanları nihayetsiz, fani bir yaratık olmaktan kurtulup en güzel bir sûretle yaratılmış bir kudret mucizesi, kâinatın küçük bir modeli; ezel ve ebed Sultanı olan Cenâb-ı Hakkın bir muhatabı, özel bir kulu, dostu, habibi ve Cennete aday özel bir misafiri konumuna yükselmiş, sonsuz bir sevinç ve sınırsız bir şevk kazanmıştır. Dahası rızâ-yı İlâhîyi öğrenme fırsatı bulmuştur.
Sayısız nimetlerle beslenip büyütülen, baha biçilmez organ, duygu ve kabiliyetlerle donatılan, kâinat zerreden kürelere kadar her şeyiyle emrine verilen insanın, kendini yaratan ve bunca ihsan ve ikramlarda bulunan Rabbinin rızasını öğrenmesi kadar mutluluk verici başka ne bulunabilir? İşte Mi’rac’ın en büyük hediyelerinden biri budur.
İnsan yok olmaktan, hiç olup gitmekten titrer. Resûl-i Ekrem (asm), bizzat ebedî hayatı görüp gezerek insanlığa öyle bir müjde vermiştir ki, tarif edilmez. İdama mahkûm bir insanın, idamdan kurtuluşundan bin kere daha sevinç verici bir olaydır bu. Yokluğa mahkûm bir varlığa, ebediyen, hem de acılardan, yokluklardan uzak sonsuz bir mutluluk müjdeliyorsunuz. Bunun sevincine sınır olabilir mi?
Hele o ebedî âlemde, ebedî olan Rabbimizi görmenin hazzına ise doyum olmaz. Yirminci Mektub’da denildiği gibi, dünyanın bin senelik mutlu hayatı Cennetin bir saatlik hayatına denk gelmez. Cennette de bin sene yaşamak Cenâb-ı Hakkın cemâlini bir saat seyre mukabil gelmez. İşte böyle bir müjdenin muhatabıdır insan. Sonsuz güzellik ve kemâl sahibi Yaratıcımızı ebedî saadette görmeye muvaffak olmak, o kadar mutluluk verici hoş, güzel bir meyvedir ki târif edilmez.
Tefekkür ve ibadet saatleri olan Mi’rac Kandilinde bize ihsan edilen bu büyük nimetleri düşünmek de daha bir şevk ve gayrete getirmez mi bizi?
10.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|