Bir grup Mescid-i Nebevî’de oturmuş, güle güle konuşmaktaydılar. Onları o halde gören Allah Resûlü (asm) bundan hoşlanmamış, “Eğer lezzetleri tahrip edip, acılaştıran ölümü çok hatırlayıp ansaydınız, sizi bu gördüğüm durumunuzdan alıkoyardı. Dikkat edin! Kabrin üzerinden hiç bir gün geçmez ki şöyle seslenmesin: ‘Ben gurbet eviyim. Ben yalnızlık eviyim. Ben azap eviyim. Ben kurtlar eviyim.’”
Kabir böyle seslenir, ama farklı bir boyutta söylendiği için o boyuta giren insan anlar ancak onu.
Kabir inanana da, inanmayana da seslenir. İnandığı gibi yaşayan, kuvvetli imana sahip olan kimseyi sevgi ve şefkatle karşılar, âdetâ alkışlar: “Hoş geldin, safa geldin. Dünyada iken, bana, üzerimde dolaşanların en sevimlisi idin. Şimdi ise seni barındırmış bulunduğum ve bana geldiğin bu gün sana yapacağım ikram dolu muameleyi göreceksin.”
Bu sözlerinden sonra kabir alabildiğine genişler, aydınlanır, Cennetten bir kapı açılır.
Eğer kabre giren kâfir veya günahkâr biriyse kabir öfkeyle karşılar onu. Kızgındır. Çünkü kâinatın hukukuna tecavüz etmiş, görevlerini hafife almışlardır. İstenmeyen bir misafirdir artık o. “Hoş geldin, safalar getirdin” yerine “Hoş gelmedin! Sen dünyada iken sırtımda dolaşanların en sevimsizi idin. Şimdi ise seni barındırdığım ve bana geldiğin bu gün, sana ne yapacağımı göreceksin” diye karşılar onu. Sonra da kabir onu öyle bir sıkar ki kaburgalarını birbirine geçirir âdetâ. Resûlullah (asm) bunun, parmaklarını birbirine geçirerek nasıl gerçekleşeceğini de göstermişlerdi.1
Başka bir rivayetten öğrendiğimize göre ise kul kabre konulunca mezar onunla konuşur ve der ki: ‘Ey âdemoğlu! Beni nasıl unuttun? Benim hakkımda nasıl aldandın? Bilemedin mi ki ben karanlıklar eviyim? Bilemedin mi ki ben hakların alındığı evim!’”
Eğer ölü inançlı ve inancının gereklerini yerine getiren temiz bir kimse ise onun yerine bir melek cevap verir kabre: “Ya iyiliği emreden, kötülükten sakındıranlardan ise ne diyeceksin?” diye sorar.
Bunun üzeirine kabir “Ben onun için yeşilliklere döneceğim. Cesedi nur olacak. Ruhu ise âlemlerin Rabbine yükselecek” diye cevap verir.2
Demek kabir kişinin ameline göre muamele eder, tavır takınır. Allah böylesine temiz halli, temiz amelli kulunu üzmez. Kabre genişlemesini emreder, o da genişler. Nitekim kabir, “Ben ancak Allah’ın genişlememi emrettiği zaman genişlerim”3 derken ancak emirle hareket ettiğini söyler.
Demek kabir ancak kulun amel durumuna göre davranıyor.
Dipnotlar:
1- Terğib Terhib, 5:198.
2- Tezkire (Ahmed, Hakim’den), 1:148.
3- Terğib Terhib, 5:199.
31.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|