Allah Resûlü (asm), Haris bin Malik’e sordu “Geceyi nasıl geçirdin ey Haris?” O da, “Bir mü’min olarak ya Resûlallah” diye cevap verdi. Bunun hakikati neydi? Allah Resûlü (asm) sordu Haris’e. O da şu cevabı verdi:
“Gözümde dünya yok artık. Öyle ki gündüzleri susuz, geceleri de uykusuz kalmayı tercih ediyorum. Rabbimin Arşını görür gibiyim. Sanki birbirlerini ziyaret eden Cennet halkını, feryat edip inleyen Cehennemlikleri görüyorum.”
Bu cevap hoşuna gitmişti Resûl-i Ekrem’in (asm) “Sen, Allah’ın kalbini nurlandırdığı bir kimsesin. Seni anlıyorum. Bu hâline devam et.” (İsabe, 1: 289)
Allah Resûlü (asm) aynı soruyu sahabenin âlimlerinden Muaz bin Cebel’e de sordu: “Geceyi nasıl geçirdin?”
“Yüce Allah’a inanmış olarak” dedi Hz. Muaz. Bu sözün anlamını sorduğunda da şöyle açıkladı o büyük Sahabi: “Ya Resûlallah! Düşünüyorum da sabaha çıktığımda, akşama çıkamayabilirim. Akşam olduğunda da, sabaha çıkamayabilirim. Attığım adımlar belki de hayatımın son adımları. Sürekli Peygamber’i görür gibiyim. Puta tapan milletlerin putlarıyla birlikte hesap vermek için diz çökmüş vaziyette beklediklerini görür gibiyim. Cehennemliklerin cezalarını, Cennetliklerin de mükâfatlarını aldıklarını görür gibiyim.”
“Tamam” buyurdu Resûl-i Ekrem (a.s.m.) “Böylece devam et.” (Hulye, 1: 242)
“Dünya durmuyor gidiyor; insan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun” diyen Bediüzzaman, “Ebedî ömrün önündedir. O ömr-ü bâkîde göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde say ve çalışmalarına bağlıdır” sözleriyle, görür gibi davranmanın sonuçlarına dikkat çekiyor.
Bu dünyada kendisini bir yolcu olarak gören, ebedî kalacağı bir âlemi unutamaz ve gereklerine göre davranmaktan uzak kalamaz. Sabahladığında akşama, akşamladığında da sabaha çıkacağına garanti gözüyle bakmaz. Adımlarını hayatının son adımları olarak görür.
İşte kalbi nurlanan insan! Böyle davranan insan, dünyada da kazanır, âhirette de.
09.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|