Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Cennetin anahtarı



Cennetin anahtarı imandır. Salih ameller ise, o anahtarın dişleri hükmündedir. Kelime-i Şehadete bütün gönlüyle inanan herkes günahkâr da olsa er geç Cennete gidecektir.

Kâfirler, bir kısım Müslümanları Cehennem’de görünce şaşkınlıkla, “Hayrola, imanınız size fayda vermedi de mi, siz de bizim gibi buraya girdiniz?” derler. Onlar, “Hayır” diye cevap verirler. “Bir kısım günahlarımız vardı. Bundan dolayı buradayız.” Günahkâr da olsalar sonuçta Allah onları çıkarır. Çünkü zerre kadar da olsa imanı olan herkes cezasını çektikten sonra Cennete gidecektir. Onların Cehennemden çıktıklarını gören kâfirler, “Keşke” derler, “Biz de vaktiyle Müslüman olsaydık” derler. (Hicr Sûresi, 1-2’den)

Şu âyet de onların azaptan kurtulabilmek için neleri fedâ edebileceklerini gösterir: “İnkâr edip de kâfir olarak ölenler, azaptan kurtulmak için dünya dolusu altın verecek olsalar, hiçbirinden kabul edilmez. Onlar için pek acı bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcısı da bulunmaz.” (Âl-i İmran Sûresi: 91) Kâfir bu kadar fedakârlıkta bulunsa da kabul edilmez. Bir hadisi şeriften öğrendiğimize göre, “Dünyadayken senden bu kadar büyük birşey istenmemişti” buyurulacaktır.

Hayatta insanın en önemli meselesi imandır, Sultan-ı Kâinat’ı tanımak, O’na bütün gönlüyle inanmaktır. Mektubat’ta denildiği gibi; “Katiyyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi iman-ı billahtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki marifetullahtır.” (Mektubat, s. 218)

Demek insan, Yaratıcıyı tanımak için yaratılmıştır. Yerlere, göklere ve içlerindeki herbiri birer san'at harikası olan yaratıklara bakıp Yaratıcılarını tanımak, O’nun varlık ve birliğine iman etmektir. En küçük bir zerreyi dahi yaratamayan insanoğlu, kendini sayısız organ, duygu ve yeteneklerle donatan Yaratıcısını nasıl tanımayıp O’na inanmadan durabilir?

03.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.08.2007) - Ölüleri duyabilseydik

  (01.08.2007) - Cennetin anahtarı

  (31.07.2007) - Mezarın konuşması

  (30.07.2007) - Azrail'in elçileri

  (29.07.2007) - Dostla buluşurken

  (28.07.2007) - Kaygısızca yaşamak

  (27.07.2007) - “Her iyi iş, sadakadır”

  (26.07.2007) - Akıbet önemli

  (25.07.2007) - Dini yaşamak

  (24.07.2007) - Şükür ve sabır

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri