‘Bütün kötülüklerin anası’ olan alkollü içkilerin, hâlâ ‘korunup kollanıyor olması’ insanı üzüyor. Hemen her gün, alkollü içkilerin verdiği zararları anlatan haberler duyuyor ya da okuyoruz. Buna rağmen, bu ürünlerin tam sayfa reklâmları gazeteleri işgal ediyor.
Çarşamba günkü gazetelerde alkollü içkilerle ilgili dikkat çekici haberler vardı. Bir habere göre, alkollü olarak otomobil kullanıp 4 kişinin ölümüne sebep olduğu iddiasıyla tutuklanan bir kişi hakkında, yeni yasaya göre 100 yıla kadar hapis cezası isteğiyle dâvâ açılmış. (Sabah, 2 Ağustos 2007)
Aynı gazetede yer alan başka bir haber de, bir ‘şehir efsanesi’ni yerle bir ediyor. Alkolseverlerin, yıllardan beri dile getirdikleri bir propaganda vardır. Bu iddiaya göre, ‘az miktarda içilen şarap’ zararlı değil, faydalıdır! Son araştırmalar, bu ‘şehir efsanesi’ni yıkıyor: “Günde iki kadeh şarap bağırsak kanseri riskini artırıyor. İngiliz Kanser Araştırmaları Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre günde 2 kadeh şarap içenlerin hastalığa yakalanma riski yüzde 10 oranında artıyor, 4 kadehe kadar içenlerin riski ise yüzde 25 oranında artıyor. (...) Şarap miktarının artmasıyla kanser riskinin de arttığına dikkat çekti.” (agg.)
Araştırma sonuçlarını açıklayan ‘uzman’lar da, ‘az miktar’a kendilerince izin veriyorlar, ama gelişmelere bakılırsa sonraki yıllarda yapılacak araştırmalarda ‘bir damlasına dahi müsaade yok’ kararı çıkacaktır. Çünkü araştırmayı yorumlayan uzmanlar, ‘az’ miktarda alkol almayı sürdürenlerin uzun dönemde ‘çok miktar’a alıştığını itiraf ediyorlar.
Zamanında yapılan yanlışlar sebebiyle, gençliğini alkol bataklığına sürükleyen ülkeler, çıkış yolu ararken, Türkiye’de ısrarla yanlış yolda gitmeye çalışılmasını anlamak mümkün değil. Bakınız, meselâ Avusturya ‘genç’lere alkollü içki satışını engellemek için çareler arıyor, kampanyalar açıyor. Aynı şekilde, Almanya’da Berlin Belediyesi alkol satışlarını engellemek için denetimleri sıklaştırma kararı alıyor. (Yeni Asya, 2 Ağustos 2007) Türkiye’de ise bu yönde bir adım atılmazken, aksine alkollü içki reklamları gazete sayfalarını ve sinema salonlarını süslemeye devam ediyor.
Gençliği alkol ve benzeri zararlı alışkanlıklardan korumak, anayasanın da ‘idarecilerimize’ verdiği bir görevdir. Buna rağmen hiç bir tehlike yokmuş gibi davranmak, tehlikenin farkına varmamak, üstelik bu zararlı alışkanlıkları teşvik etmek, edilmesine seyirci kalmak mümkün değildir.
Her fırsatta ifade etmeye çalışıyoruz, bir defa daha hatırlatalım: Alkollü içki reklâmları nasıl ve niçin hâlâ gazete sayfalarını işgal edebiliyor? Buna kim dur diyecek? Türkiye’yi ‘idare’ edenlere göre bu bir problem değil mi? Problem olarak görülüyorsa, niçin engellenmiyor?
Bir nokta daha var: Bilhassa Avrupa’da alkollü içkiler ‘süt’ten daha ucuz satılıyormuş. Türkiye’deki durum da pek farklı değil. “Bira”lar su gibi ucuz ve her yerde ulaşmak mümkün. Avrupa gibi, yaş sınırı kararı olsa bile bunun uygulandığını söylemek de zor. Bu da ‘ifsat şebekeleri’nin başka bir tuzağı olmalı.
Lütfen tehlikenin farkına varalım!
03.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|