Karadeniz’de mahallî bir tâbir vardır. İsraf edilen, boşa harcanan paralar için; “Yazık o paralara, karıştı kayalara!” denilerek ‘ağıt’ yakılır.
Ortadoğu’da hızlanan ‘silahlanma yarışı’na bakınca bu tâbiri hatırdık. Ordadoğu’daki komşularımıza, orada yaşayan kardeşlerimize en lâzım olan şey ‘hürriyet ve demokrasi’ olduğu halde, bu konular hiç gündeme gelmiyor ve bu ülkeleri yöneten idareciler silahlanma yarışına giriyorlar.
Gerek AB ve gerekse Rusya, iki koldan bölgedeki ülkelere silâh satmaya çalışıyor. Sonda sorulması gereken can alıcı soruyu en başta soralım: Bu silahlanma yarışından kim kârlı çıkacak? Silahlanan komşu ülkelerimiz mi, yoksa sattıkları silahlar sebebiyle kasalarını dolduran ülkeler mi? Bu sorunun makul cevabı, yarışın anlamsızlığını anlamak için yeterli olur sanırım.
Silah satışıyla kasalarını doldurmak isteyen Amerika’nın bahanesi hazır: İran’a karşı (ifade edilmese de, İsrail lehine) ‘denge’ sağlamak! Amerika silah satar da, ‘rakibi’ Rusya durur mu? O da, İran’a tam 250 adet savaş uçağı satmak üzereymiş.
Biri bizleri, İslâm dünyasını kandırıyor ama kim? Aslında bu silahlanma yarışına İslâm Ülkeleri Konferansı (İKÖ) karşı çıkmalı ve gerekirse bu konuda bir ‘zirve’ yapmalıdır. Gerek İran’ın ve gerek diğer ülkelerin bu seviyede silahlanmasına ihtiyaç var mı? Bu ülkeler, uluslararası ‘ifsat şebekeleri, silâh tüccarları’nın oyununa geliyor olmasın?
Geçmiş yıllarda da İran ve Irak birbirlerini rakip görerek ölçüsüz şekilde silahlanmışlardı. Sonra ne oldu? İki ülke yıllarca savaştı ve atılan her kurşundan Amerika kâr etti. Tamamen ‘silah tüccarları’nı zengin eden bu tuzağı görmemek için yanlışta ısrar etmenin bir anlamı olabilir mi?
İran silâhlanır da, Suudi Arabistan bekler mi? Haberlere bakılırsa onlar da silahlanma yarışına katılarak 20 milyar dolarlık bir bütçe ayırmışlar. Yarışa son olarak Mısır da dahil olmuş. Onlar da, 13 milyar dolarlık silah alma peşindelermiş. (Zaman, 31 Temmuz 2007)
Bazı İslâm ülkelerinin ‘açlık’ tehdidi ve tehlikesiyle başı belâda iken, hiç bir İslâm ülkesinin silaha bu kadar bütçe ayırmaya hakkı olmamalı. Hani, ‘komşusu açken tok yatan bizden değil’di? Her şeyi bir yana bıraksak bile, Irak’ta 8 milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun açıklandığı günlerde, silaha bu kadar yatırım yapmak anlaşılabilir mi?
Başta İslâm ülkeleri olmak üzere, bütün dünyanın menfaati ‘barış’tadır. Silaha bu kadar para vererek barış temin edilebilir mi? ‘Ezelî düşman’ olarak bilinen Amerika ve Rusya, aralarında ‘silâhsızlanma’ anlaşmaları imzalarken İslâm ülkelerinin silahlanma yarışına girmesi Ortadoğu’daki barışa da darbe vurabilir.
İslâm dünyası ‘savaş’a ve silaha değil; barışa ve huzura yatırım yapmalıdır. Bunun yolu da, daha fazla demokrasiden geçiyor. Tabiî Türkiye’nin de silahlanma tuzağına düşmemesinde sayısız faydalar vardır.
02.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|