Havaların ‘mevsim normalleri’nin üstünde seyretmesi, su kıtlığını Türkiye’nin gündemine soktu. Hemen her gün, kuraklıkla ilgili haberler medyada yer alıyor. Bu haberler arasında, nehirlerin suyunun azaldığı, bazı göllerin ve barajların kuruduğuyla ilgili haberler de var.
Aslında bu haberler, insanoğlunun aciz ve çaresiz olduğunu göstermesi bakımından da ibret verici. Bir anlamda, ‘uzay’ı ele geçirmenin hesabını yapan insanoğlu, ‘bir damla su’ya muhtaç durumda, tamamen çaresiz... Suya ‘rahmet’ nâmının verilmesi boşuna değil. Yağmur yağmasa, insanoğlu suyu nereden temin edecek?
Yağmursuzluk ve kuraklığın etkilediği pek çok saha var. Kuraklık sebebiyle çiftçiler de ürün kaybına uğruyor. Dolayısı ile bu ‘belâ’dan herkes etkileniyor. Peki, kâinatta hiç bir şey tesadüf olmadığına göre; kuraklık âfetinin tesadüf olduğunu düşünebilir miyiz?
Yağmursuzluk ve kuraklık aynı zamanda ‘yağmur duâsına çıkma’nın vaktidir. Yağmur duâsına çıkıldığında yağmur yağmayabilir. Ama bu durum, bizim ‘yağmur duâsı’ ibadetini yerine getirmemize mani değildir ve olmamalıdır.
Türkiye’nin pek çok yerinde, ibadet kastıyla yağmur duâsına çıkılıyor. Duâ sonrası bazen yağmur ikram ediliyor, bazen edilmiyor. Ama önemli olan yağmursuzluk vaktinin ibadeti olan ‘yağmur duâsı’nı yerine getirmek.
Peki, ücra bir köyde ‘yağmur duâsı’na çıkılırken susuzluk sebebiyle ciddî sıkıntı çeken büyük şehirlerimizde aynı şey niçin yapılmıyor? İstanbul ve Ankara gibi şehirlerimizde ‘yağmur duâsı’na çıkmak laiklik anlayışına zarar mı verir?
Su tasarrufuyla ilgili başka bir habere göre de, İzmirliler belediyenin su tasarrufu çağrısına ‘duyarlılık’ gösterip Temmuz ayında su kullanımını yüzde 9 aşağı çekerken, İstanbullular sudan sadece yüzde 4 oranında tasarruf etmiş. (AA, 27 Temmuz 2007)
Rakamların ne kadar doğru olduğunu bilemiyoruz, ama su tasarrufu için ciddî bir kampanya açılmadığının farkındayız. Su sıkıntısına karşı kalıcı çarenin ‘tasarruf’ olduğunu unutmayalım. Tabiî ki sadece su konusunda değil, her konuda tasarruf etmemiz lâzım. Fakat, bunu büyük kampanyalarla desteklemek de gerekiyor. Sadece bir belediye başkanının beyanıyla tasarruf kampanyasının başarılı olması kolay değil. ‘Yetkili’ ve yetkisiz herkesin bu kampanyayı desteklemesinde fayda var. Kampanyayı desteklemek de sadece ‘sözde’ değil, ‘özde’ olmalı. Yani bir belediye başkanı çıkmalı ve millete şunu diyebilmeli: Ben, geçen yıla göre kullandığım suda şu kadar tasarruf yaptım! Arabamı daha az su ile yıkadım, yıkattırdım vs.
Böyle bir kampanyanın başarılı olabilmesinin en önemli şartlarından biri de medyanın samimi olarak bu kampanyayı desteklemesidir. Gerek TV’lerdeki ‘altyazı’larla ve gerekse gazetelerin sayfalarına serpiştirilmiş küçük ikazlarla bu yapılmalıdır. Bu arada ‘yağmur duâsına çıkma’yı unutmayalım!
28.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|