Seçim boyası yetmez. Oy kullanan her vatandaşın önüne kırmızı halılar serilmeli bundan sonra. “Tebrik ederiz, vatandaşlık görevinizi yaptınız. Demokrasiye hizmet ettiniz” diye plaket verilmeli. Özel olarak spot ışıkları getirilemese de, en azından sokak lambaları üzerine doğrultulmalı. Bütün kanallar mikrofonlarını uzatıp, “üzerine düşeni yapmış, sorumluluk sahibi” birine ne sorulursa onları sormalı. Üstünden büyük bir yük kalkmış gibi hisseden vatandaş, yolda başı dik bir şekilde yürümeli. Ertesi gün gazetelere manşet, televizyonlara birinci haber olmalı. “Hmmm.. De
mek dünkü seçimde oy verenlerden biri de sizsiniz ha” demeli “duâyen” gazeteciler, gözlüklerinin üstünden bakarak ve kime oy verdiğine bakmayarak.
Oy veren vatandaş, kelimelerini özenle seçerek ve özenle seçtiği her kelimenin üzerine basa basa, teker teker anlatmalı nasıl oy kullandığını.
“Sözünüzü balla kestim” diye araya giren gazeteci, sandık başına giderken nasıl giyindiğini, hatta bir gün önce başını yastığa koyarken neler düşündüğünü sormalı.
Seçmen, bütün bu sorulara bütün samimiyetiyle ve iftiharla cevap vermeli.
İster o iki seçmenden biri olsun, ister oyu yok sayılmış olsun; aynı değerle karşılanmalı.
Program sona ererken, “Bir dahaki seçimde görüşmek üzere” diyen gazeteciye hiddetlenmeli vatandaş, “Ne yani, seçimden seçime mi?” diye sormalı.
Her hakkı çiğnendiğinde, her yok sayıldığında, her “dengeler” lâfını, “kurumsal mutabakat” tamlamasını işittiğinde onu tekrar tekrar görmeliyiz. Kalabalıkları yararak çıkmalı karşımıza. Bütün ışıklar, kameralar yüzüne dönmeli. Mikrofonlar uzanmalı ve hakkı yenmiş, vefasızlık görmüş, iyi gün dostluğuyla karşılaşmış herkes gibi kırgın, üzgün ve öfkeli konuşmalı.
Seçilenler korkudan tir tir titremeli. E-muhtıra yayınlamaya hazırlayanlar, bilgisayarlarının fişini çekmeli. Sert açıklama yapmak üzere olanlar kem küm etmeli. Ve seçim boyalı parmağını uzata uzata konuşmalı seçmen.
Seçmen konuşmalı ve herkes susmalı.
24.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|