Orman yangınları neden daha çok Akdeniz ve Ege’de?
Seçimden önce tam gaz devam eden orman yangınları, şimdilik gündemden düşse de bu yangınlar –istemesek de- kavurucu yaz sıcaklarıyla birlikte devam edebilir. Hep düşünmüşümdür; orman yangınları neden çoğunlukla Karadeniz bölgesinde değil de Akdeniz ve Ege bölgelerinde görülüyor. Oysa Türkiye ormanlarının % 27’si Karadeniz’deyken, % 22’si Akdeniz ve % 17’si Ege bölgelerindedir. Hatta % 13’ü de Marmara bölgesindedir. National Geographic dergisinin yazdığına göre, 1937 yılından itibaren tutulan orman yangınları istatistiklerine göre, o tarihten günümüze 74.294 orman yangını çıktı ve 1.630.046 hektar alan yandı. Sadece 2003 yılında 1978 yangın yaşadık ve 6246 hektar -Büyükada yüzölçümünün 12 katı- ormanlık alanımızı yitirdik.
Orman yangınlarına yönelik spekülatif yorumlar da yapılmıyor değil. Bunların başında orman bölgelerinde iş kurmak ya da toprağı kullanmak amacıyla yer açmak isteyen aç gözlü insanlardan tutun da PKK militanlarına kadar çok sayıda neden gösteriliyor. PKK militanlarının yangın çıkardıklarına ilişkin iddia biraz ucuz düşse de, ağırlık noktası delil olmasa da kasıt olduğu yönünde. Radikal gazetesi de yazdı. Özellikle, Ege bölgesinin en değerli yerlerinde çıkan orman yangınlarına bir kasıt olduğu açık. Yeni çıkarılan çevre düzeni planı bir kısım çevreleri oldukça rahatsız etmiş. Bu arazilerin sahipleri ile büyük yatırımcılar zan altında şimdi.
Sebepler ne olursa olsun, kimler zan altında bulunursa bulunsun, sonuçta yüreğimiz yanıyor. Hani daha ilkokul sıralarındayken, ormanların hava kirliliğini önlediğini; erozyonu engellediğini, ürünlerinden yararlanıldığını, kâğıt, selüloz ve kereste gibi çeşitli sanayi kollarında kullanıldığını, ayrıca reçine, sığla yağı, kozalak vb. çok sayıda yan ürünleri de bulunduğunu, çeşitli hayvanlara barınak oluşturduğunu, yüzeysel akışı ve selleri engellediğini, yer altı su miktarını arttırdığını, yağmur bulutlarını çekerek yağış olmasını sağladığını, havadaki oksijen miktarını arttırdığını, insanlara ekonomik katkı sağladığını, iklimi dengelediğini, insanlarımızı sakinleştirdiğini öğrenmiştik. Şimdi çocuklarımıza bu yangınlarla neyi nasıl açıklayabileceğimizi düşünüyorsunuz ki?
Orman yangınlarının sebeplerinin en basitlerinden olan bir sigara izmariti bile insan kumaşımızdaki yırtıkları ortaya koyuyor. Bir sigara izmaritini umursamaz bir tavırla çabucak tutuşacak bir orman kenarına atan sözüm ona “insan” ne kadar bayağı ve sığsa, kendisine bir arazi açıp orayı kendi çıkarları için kullanmak amacıyla nereye ulaşacağı belli olmayan bir orman yangınına sebebiyet vermek de o kadar bayağılık ve aşağılık davranıştır.
Yangınlar, insan kumaşımızın bu denli bozulduğunu fark etmeye yarıyor ama içimiz içimizi yemeden edemiyoruz. Allah’tan korkmayan bir insan, çıkarlarından başka ne düşünebilir ki? Bu tip insanlar kendi çıkarlarını toplumun menfaatlerinin içinde arayan hasis tiplerdir. “Rabbena hep bana” yaklaşımında bulunanlardır. 80’lerden sonra gündeme oturan çevre kirliliğine sebep olan insanlar vardı ya, şimdi de orman yangınlarına sebep olanlar aynı soydan galiba. Duygusuz, sorumsuz, menfaat düşkünü insan tipleri masum toplumumuzu kirletmeye yetiyor da artıyor.
Yanan ormanlar değil aslında, onu yakan insanların karakteri, ruhu, onuru…
|
B. Sait ÇİFTÇİ
24.07.2007
|