|
Seçimin dış politikaya mesajı
22 Temmuz seçimlerinden sonra -her seçim sonrası olduğu gibi- “seçmen şu dersi verdi” veya “seçmen bu dersi verdi” diye tesbitler yapıldı, maddeler halinde sıralandı, kamuoyuna deklare edildi. Tutulur mu, tutulmaz mı onu zaman gösterecek.
Dış politika üzerine de birçok görüşler beyan edildi. Halkın isteği belirlenmeye çalışıldı. Özellikle AB meselesi en önemli başlığı oluşturuyordu. Dışa açılım konusu, problemli ülkelere asker gönderilmesi, komşu ülkelerle ticaretin arttırılması meseleleri konu başlıklarını oluşturuyordu.
Bütün bunlar gelecek için ümit bahşeden açıklamalardır. Yani olaylardan ders almak ve bir daha tekrarlamamaya gayret göstermek erdemdir. Demokrasinin fazilet göstergelerinden biridir. Bunun çokça yapılması, ama rafa kaldırılmaması ilgililerince her an el altında bulundurulması önemlidir.
Sözgelişi bu seçimin dış politika konusunda hükümete verdiği en önemli mesaj gazetelere de yansıdığı gibi şöyle özetlenebilir: AB müzakerelerine hız verilmelidir. AB’ye katılmak Türkiye için refahın saadetin ve zenginliğin adresi olarak görülmeye devam ediyor. O sebeple bu konuda taviz verilmemelidir.
Seçimin dış politika ile ilgili verdiği bir diğer mesaj: Irak politikası devam ettirilmelidir. Askerî müdahaleye zorunlu olmadıkça asla başvurulmamalıdır. 1 Mart tezkeresi ile asker gönderilmemiş olması isabetli ve yerinde bir karardır. Kanın durdurulması yönünde atılacak her adım desteklenmelidir. Afganistan ile Lübnan gibi yerlere barış için asker gönderilmesi isabetli olmuştur. Bu kabil durumlarda aynı yol izlenmelidir. Irak için farklı bir durum söz konusu değildir. Birleşmiş Milletler nezdinde oradaki ateşin söndürülmesi ve barışın sağlanması için asker gönderilmesi gerekiyorsa oraya da gönderilmelidir.
Dışa bağımlı olmaktan ülke mutlaka kurtarılmalıdır. Bunun için; enerji anlaşmaları çok yönlü ve alternatifli olmalıdır. Bu bağlamda seçim öncesinde -ABD’ye rağmen- İran ile yapılan doğalgaz anlaşması halkın gönlüne su serpmiştir. Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtulmamız sevindirmiştir.
Dış ticaret arttırılmalı ama dış borç her zaman ödenecek seviyelere çekilmelidir. Ülke dış borç yüzünden yaşadığı 2000'li yıllardakine benzer bir kriz asla yaşamak istememektedir. Bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır. Borsanın dışa açılmış olması güzel bir gelişmedir ancak, her zaman dikkatli olunmalıdır, Soros gibi spekülatörlerin oyununa gelinmemeli, ticaretimiz o gibi müdahalelere açık olmamalıdır.
Aktif dış politikaya devam edilmelidir. Ama oyuna gelmeden başkalarının belirleyeceği politikalarla değil, milletin rızası dâhilinde hareket edilmeli, politikalar belirlenmelidir. Uluslar arası alanlarda sağlanan başarılar her zaman desteklenmelidir.
Özellikle çatışma ortamına girilmeden, ülke menfaati gözetilerek, her devletle ticarî ilişkiye girilmeli ve arttırılmalıdır.
Diğer ülke ekonomileri ile yarışabilmek için kanunlarla ilgili olarak gerekli düzenlemeler zamanında ikmal edilmelidir. Bu konuda gecikme olmamalıdır. İşadamı ve dış ticaret erbabının emsalleri ile yarışırken bürokrasiye takılmamaları sağlanmalıdır.
Bütün bu saydıklarımız ve daha sayılabilecek çok şey, 22 Temmuz seçiminin siyasetçilere ve ülke yöneticilerine verdiği net mesajlardır. Bunları görmemek veya görmezlikten gelmek olmaz. Bu kabil davrananları millet ne hale getiriyor hep birlikte gördük. Millet, kendisine yanlış yapanı affetmiyor. “Ders aldık” derken politika yapmadan samimî bir şekilde ifade edilmeli ve gereği yerine getirilmelidir.
[email protected]
|
