Hüseyin Bey:
* “Tesbih namazı nasıl kılınır? Faziletleri nelerdir? Cemaatle kılınır mı?”
Tesbih namazı, içerisinde Allah’ı tesbih, tazim ve tehlil kelimelerinin yoğun bir şekilde söylendiği, Cenâb-ı Hakk’ın azametini, izzetini ve celâlini tesbih ve zikir mânâsının kuvvetli ifâdelerle tahakkuk ettiği, Allah Teâlâ’yı her türlü noksanlıklardan, eksikliklerden, mahlûkâta mahsus acziyetten ve zaafiyetten tenzîh, takdis ve kemâl sıfatlarla tavsif etme mânâsının takviye ve te’yid edildiği nâfile bir namazdır.
Bu namazı Allah Resulü (asm), sevgili amcası Hazret-i Abbas’a (ra) öğretmiş; Hazret-i Abbas’ın, bu namazın her gün kılınmasının zor olacağını söylemesi üzerine de Sevgili Peygamberimiz (asm), tesbih namazının her gün değil; mümkünse haftada bir; bu mümkün olmazsa ayda bir; bu mümkün olmazsa yılda bir; bu da mümkün olmazsa ömürde bir kılınmasının büyük feyiz kaynağı teşkil ettiğini ve kişiyi günahlardan arındırdığını beyan ederek; “Ey amca! Bak, sana on faydası olan bir şey öğreteyim: Bunu yaparsan, günahlarının ilki ve sonu; eskisi ve yenisi; bilmeyerek işlediğin ve bilerek işlediğin; küçüğü ve büyüğü; gizli yaptığın ve açık yaptığın on türden de günahını Allah bağışlar” buyurmuş ve tesbih namazını öğretmiştir.1
Tesbih namazında en gözde zikir ifadesi: “Sübhânallâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber” kelâmıdır. Bu kelâm, namazın her rekâtinde, muhtelif rükünlerde toplam yetmiş beş defa söylenir. Namaz dört rekâtli bir namazdır. Tesbih ifâdelerinin dışında herhangi bir dört rekâtli namazdan farkı yoktur.
Tesbih namazı şöyle kılınır: “Allah rızâsı için nâfile namaz kılmaya” diye niyet edilir. Namaza başlanır. Sübhâneke okunur. Sübhâneke’den sonra on beş defa yukarıdaki tesbih ifadesi okunur. Sonra Fatiha ve zamm-ı sûre okunur. Daha sonra bu tesbih ifadesi on defa daha okunur. Bu tesbih rükûya varınca rükû tesbihinden sonra on defa daha okunur. “Semi’allahü limen hamd” denilerek rükûdan doğrulunca “Rabbena leke’l-hamd” denir ve burada ayakta on defa daha, aynı tesbih ifadesi okunur. Sonra secdeye gidilir. Secdede secdenin kendi tesbihinden sonra on defa daha bu tesbih ifadesi okunur. Secdeden doğrulunca on defa da burada bu tesbih okunur. Sonra ikinci kez secdeye gidilir. Secdede secdenin kendi tesbihleri okunduktan sonra, on defa daha yukarıda zikrettiğimiz tesbih ifadesi okunur. Böylece yukarıdaki tesbih ifadesini birinci rekâtte yetmiş beş kez okumuş olmaktayız.
İkinci rekâte kalkıldığında hemen on beş defa bu tesbih okunur ve sonra Fatiha’ya başlanır. Ve birinci rekâtte okunan aynı tesbihler, burada da, aynı rükünlerde ve aynı sayılarda tekrar okunur. Böylece ilk iki rek’atte yüz elli tesbih ifadesi okunmuş olmaktadır. İkinci rekâtte oturuş yapılır. Bu oturuşta Ettâhıyyâtü ile Allahümme Salli ve Bârik duâları okunur. Burada selâm verilebileceği gibi, üçüncü rek’ate de kalkılabilir. Üçüncü ve dördüncü rekâtlerde de aynı tesbih ifadeleri aynı yerlerde aynı sayılarla okunur. Böylece dört rekâtte, her rekâtte yetmiş beş defa okumak üzere toplam üç yüz kez “Sübhânallâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber” kelimesi okunmuş; Aziz ve Celil olan Allah tesbih ve tazim edilmiş olur. Son rekâtte oturulur ve Et-Tahıyyâtü, Allahümme Salli ve Bârik duâlarıyla diğer duâlar okunarak selâm verilir.
Tesbih namazında sehiv yapılırsa sehiv secdesi de yapılır ve sehiv secdesinde artık normal secdelerde okuduğumuz tesbihleri, yani sadece “Sübhâne Rabbi’ye’l-A’lâ” tesbihini okuruz.
Tesbih namazını cemaatle kılabileceğimiz gibi, yalnız da kılabiliriz. Ancak bu namaz nafile olduğundan; yalnız kılmak cemaatle kılmaktan daha evlâdır.
***
A. K. Ruımuzlu okuyucumuz:
*“Çok oruç borçlarım var. Tutmaya gücüm yetmiyor. Peş peşe 3–4 gün ancak tutabiliyorum, daha sonra devam ettiremiyorum. Ramazan’da bile zorlanıyorum; titriyorum. Oruç borcumu nasıl ödeyeyim?”
Meşrû bir özür sebebiyle gününde tutulamayan Ramazan oruçları daha sonra gününe gün olmak üzere kaza edilirler. Kazaya mümkün olan en erken vakitte başlanır ve tahammül sınırları dikkate alınarak tutulur; peş peşe tutulması şart değildir. Tahammül sınırları çerçevesinde birkaç gün tutulup, daha sonra birkaç gün ara verilip dinlenilebilir.
Kaza orucu için Sünnet-i Seniyyeden bir disiplin getirmek de mümkün. Meselâ; kaza oruçları eğer haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerine denk getirilirse, hem sünnet sevabı alınmış olur; hem de kaza orucu tutulmuş olur. Haftanın iki günü de ağır geliyor ise, yalnız Pazartesi veya yalnız Perşembe günlerini kaza orucu için tahsis etmek de mümkün. Bu durumda haftada bir gün olmak sûretiyle, borcumuz olan oruç yıl içerisine dağıtılarak tutulursa fazla yorulmadan ve tahammül sınırlarımızı da aşmadan borcumuz olan orucu tutmamız mümkün olur. İçinde bulunduğumuz üç aylar da kaza oruçlarını tutmak için, bize eşsiz manevî feyizler ve bereketler sunar.
Allah kabul etsin. Âmin
Dipnotlar:
1- Ebû Dâvûd, Tatavvû, 14
28.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|