Seyfettin Bey:
*“Sıcak yaz mevsiminde yaşıyoruz ve her yer günah dolu. Yolda, sokakta yüzlerce haram, gayr-i ihtiyârî nazarımıza çarpıyor. Bizim halimiz ne olur?”
Peygamberler döneminden beri kendisinden Allah’a sığınılan dehşetli bir asırda yaşıyoruz. Günahlardan ve haramlardan yana alabildiğine mücrim, alabildiğine talihsiz, alabildiğine saldırgan bir asır. Eski zamanda günah işlemek isteyen, bizzat kendisi meyleder giderdi. Bu zamanda ise yüzlerce günah yolda, sokakta ve hattâ evimizin içinde, tâ baş köşede, çoğu zaman–san’at gibi, edebiyat gibi, haber gibi—mâsûm bir kılıf içinde kalbimize ve îmânımıza saplanıyor. Günahların her çeşidinin böylesine meşrûlaştırıldığı, böylesine teşvik gördüğü, böylesine umumîleştiği ve böylesine kılıf değiştirdiği bir zaman dilimini tarih göstermiyor. Geçmiş peygamberler (as) döneminde Allah’ın gayretine dokunan ve İlâhî gazapla neticelenen günah ve isyanların hepsini birden günümüzde görmek bizi titretiyor. Ama bu bir vakıa!
Şüphesiz, ahir zamanda yaşıyoruz; haramlarla iç içeyiz; haramlara karşı sipere girmeyi ve takvayı esas almayı muhakkak öğrenmeli ve başarmalıyız. Bu konuda elimizden tutan hadisler vardır. Kısaca göz atalım:
* Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Üç kişi vardır ki, insanlar mahşerin sıcağında hesap verirlerken onlar Allah’ın Arşının gölgesinde sohbet ederler. Bunlar: 1- Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından etkilenmeyen kişi. 2- Kendisine helâl olmayan şeye elini uzatmayan kişi. 3- Allah’ın bakılmasını haram kıldığı şeye bakmayan kişi.”1
* “Şu altı şeyi kabul edin; ben de Cennete girmenize vesile olmayı kabul edeyim: 1- Konuştuğunuz zaman yalan söylemeyin. 2- Söz verdiğiniz zaman sözünüzde durun. 3- Size güvenildiğinde hıyanet etmeyin. 4- Harama karşı gözünüzü yumun. 5- Harama el uzatmayın. 6- İffetinizi koruyun.”2
* “Üç kişi vardır ki, gözleri, Kıyamet Günü Cehennem ateşi görmez: Bunlar: 1- Allah korkusundan ağlayan göz. 2- Allah yolunda nöbet tutan göz. 3- Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmaktan sakınan göz.”3
* “Şu üç göz hariç her göz Kıyamet günü ağlayacaktır: Bu gözler: 1- Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmaktan çekinen göz. 2- Allah yolunda uykusuz kalan göz. 3- Allah korkusundan bir sinek başı kadar da olsa yaş akıtan göz.”4
* “Benden sonra büyük şehirler fethedeceksiniz. Çarşılarında oturup sohbet edeceksiniz. Bu gerçekleştiği günlerde selâmı alınız. Gözlerinizi haramdan koruyunuz. Gözü görmeyenlere yol gösteriniz. Zulme uğrayanlara yardım ediniz.”5
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri diyor ki: Günahlardan ve haramlardan sakınmak takvadır; emir dairesinde hareket etmekse amel-i sâlihtir. Böyle günahların ve haramların hücum ettiği bir zamanda az bir amel-i sâlih çok hükmündedir. Esasen, takva içinde de bir nev'î amel-i sâlih vardır. “Çünkü bir haramın terki vaciptir; bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var.”6
Üstad Bedîüzzaman’a göre, böyle binlerce günahın hücuma geçtiği zamanlarda, az bir amel ile, yalnızca sakınmakla, sadece haramdan uzak durmayı kast etmek ve nazarı haramdan çevirmekle, yalnızca haramlara yüz vermemekle, meselâ; Yûsuf Aleyhisselâmın ifâdesiyle “maâzallâh!”–yani, günah işlemekten Allah’a sığınırım!—demekle7–ki, cezbeden günah Yusuf Aleyhisselâma da hücum etmişti ve Yusuf Aleyhisselâm yalnızca Allah’a sığınarak kurtulmuştu—binlerce günah ve haramdan yüz çevirmek, binlerce “vacip” işlemekle eş değer, Allah katında makbule şayan görülmektedir. Sadece niyetle, takva namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla harama bakmamak ve uzak durmak, menfî ibadet anlamında ehemmiyetli bir “Salih Amel” hüviyetindedir. Ve bu zamanda hücum eden yüzer günaha karşı “takva ile” ve sakınma niyetiyle hareket etmekle, yüzer amel-i salih işlenmiş olmaktadır. Bu büyük feyiz ve rahmet musluğundan manevî olarak istifade etmek, doğrusu milyonlarca günahı terk etmeye değer!
Harama bakmanın, kalbinizde rahatsızlık meydana getirmesi bir hidayet hâlidir. Bunun için Allah’a şükretmeli ve bizi haramlardan koruması için duâ etmeliyiz.
Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağîr, 3/888
2- Câmiü’s-Sağîr, 2/832
3- Câmiü’s-Sağîr, 2/878
4- Câmiü’s-Sağîr, 4/1336
5- Câmiü’s-Sağîr, 4/1406
6- Bedîüzzaman, A.g.e., s. 110
7- Yûsuf Sûresi, 12/23
27.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|