Bir ay önce emekli 28 Şubatçılardan Erol Özkasnak’ın “postmodern darbe” sözünün tartışıldığı günlerde Milliyet yazarı Güneri Cıvaoğlu şöyle bir yorum yapmıştı:
“28 Şubat tartışmaları, hem zamansız, hem de bir değerlendirme için henüz erken mi? 28 Şubat konseptinin dördüncü aşamasının on yıllık bir süreci kapsadığını ve henüz yarısına bile varılmadığını unutmayalım.”
16 Ocak 2001 tarihli Milliyet’teki yazısında 28 Şubat tartışmalarının erken olduğunu bu ifadeleriyle ima eden Cıvaoğlu, “28 Şubat konsepti”nin öngörülen “geçerlilik süresi”ne dair ipucu verirken, herhalde özel olarak kendisine gösterilmiş “harekât planları”na dayanıyor olmalı. Gerçi bu ipucu da net ve açık değil. Cevap bekleyen yeni soruları davet ediyor. Bunların başında, “dördüncü aşama” sözü geliyor. Yazıdan anlaşıldığına göre, şu anda bu aşamadayız. Bu durumda, önceki aşamalar neydi?
Bunlardan biri, büyük ihtimalle Refahyol’un çekilmek zorunda bırakılması. Bir diğeri, RP’nin kapatılması olabilir. Üçüncü aşamayı sekiz yıl kanununun çıkarılması ile imam-hatiplerin ve Kur’ân kurslarının budanması olarak tanımlarsak dördüncü aşama için şunu söyleyebiliriz:
Göründüğü kadarıyla bu son aşamada, dinî hayatı devletin belirlediği sınırlar çerçevesinde yeniden tanzim etme, Diyanet’e buna göre bir şekil verme, devletten “icazetli” kimi “modern ilâhiyatçı”larla bu süreci takviye etme ve bunu yaparken cemaat, tarikat v.b. oluşumları etkisizleştirme hedeflerine dayalı bir proje uygulanmakta.
Başörtüsü yasağının sivil alanlara da nüfuz edecek şekilde yaygınlaştırılması, bu projede önemli bir yer tutuyor. Devletin cemaat-tarikat bağlantılı kadrolardan “arındırılması”nı öngören “tasfiye” kanunlarının çıkarılması da. Fethullah Gülen, Adnan Oktar, Cübbeli Ahmet Hoca gibi, her biri ayrı bir kitleyi temsil konumundaki isimleri hedef alan DGM operasyonları ve Esad Hocanın evvelâ yurt dışına gitmek zorunda bırakılması, sonra kabriyle ilgili tartışmalarda ortamın tekrar “tekke-tarikat” odaklı bir gerginliğe sürüklenmesi, yine aynı projeyle bağlantılı.
Keza bu çerçevede Yeni Asya’ya yönelik tazyiklerin yoğunlaşması da, zincirin önemli bir halkasını oluşturuyor.
Projenin bu ayağı ağırlıklı olarak 312’nin, yeri gelirse 313’ün ve hattâ Fethullah Hoca için açılan dâvâda olduğu gibi Terörle Mücadele Kanununun DGM zeminlerinde kullanılmasına dayalı olarak yürürken, diğer ayağı ekonomi alanında yapılan operasyonlarla gerçekleştirilmekte. Jetpa ve İhlâs Finans örnekleri bunlardan sadece ikisi.
Burada dikkat çeken noktalardan biri, bu operasyonların öncelikle ve özellikle 28 Şubat’a yaranmak için taviz üstüne taviz veren, bu uğurda kendi aslî çıkış noktasından fersah fersah uzaklaşan, hattâ yer yer işi inanılmaz bir dejenerasyon noktasına kadar götüren kesimleri hedef almış olması. Herkes için ibret dersleriyle yüklü bir tablo bu. Çöküş sürecindeki bir zihniyetin can havliyle sürdürmeye çalıştığı dördüncü aşama, hepimizi çetin ve zorlu bir samimiyet ve dirayet imtihanıyla karşı karşıya getiriyor. (17.2.2001)
03.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|