Aşağıdaki satırlar, Mecliste cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasının yapılacağı gün bu köşede çıkmıştı. Birlikte hatırlayalım:
“Türkiye’nin geldiği noktada sert ve keskin tavır, söylem ve politikalar artık prim yapmıyor. Muhalefetin de yapıcı, pozitif bir anlayışla yapılması bekleniyor.
“Bunun anlamı, elbette ki kendi fikir ve tezlerinden taviz vererek iktidara teslim olmak değil. Herkes kendi orijinal kimliğini korumalı. Ama uzlaşma gerektiren noktalarda da uzlaşabilmeli.
“Nitekim bu uzlaşma sınavlarından biri bugün Mecliste verilecek. (Bu sınavın başarılması halinde) hem ‘367’yi bulamasınlar da Anayasa Mahkemesine gidelim’ hesabı yapan antidemokratik zihniyetin hevesi kursağında bırakılmış, hem de ülkenin gereksiz ve anlamsız tartışmalarla zaman kaybetmesi önlenmiş olur.
“CHP’nin bu konudaki uzlaşmaz ve inatçı tavrıyla millet nezdinde yeni prestij kayıplarına uğradığı bir ortamda bilhassa DYP ve ANAP’la bağımsız milletvekillerinden beklenen, yapıcı ve olgun bir tavırla, seçimin bugünkü ilk turda neticeye ulaşmasına katkıda bulunmak olmalı.
“Aksi bir tavır, sahiplerini küçük hesaplarla CHP’nin kuyruğuna takılmış konuma düşürür. Öte yandan, cumhurbaşkanı seçimine muhalefetin sağlayacağı yapıcı katkı, AKP’nin süreçte bugüne kadar izlediği dışlayıcı ve hatalı politikalara da anlamlı bir cevap oluşturabilir.” (27.4.2007)
27 Nisan oturumunda ortaya çıkan tabloyu ise iki gün sonra yine bu köşede şöyle yorumlamıştık:
“Meclisteki ilk tur oturumunun saçma sapan 367 argümanıyla CHP tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmesi, siyasetteki iflâsını mahkeme kararıyla bertaraf etmeye çalışan zavallılığın son derece tipik ve ibretli bir örneği.
“Mahkeme bu başvuruyu baştan reddetmeliydi. Umarız, ilk toplantısında bu kararı verir.
“Vermez, işin esasına girer ve dahası CHP’nin talebini haklı bulursa, askerden sonra yargının da siyasallaştığını gösteren vahim bir örnekle karşı karşıya kalmış oluruz.
“Böyle bir sonuç, buna meydan vermiş olan CHP’yi ve DYP ile ANAP başta olmak üzere ilk tura katılmayarak dolaylı destek sağlamış olan herkesi çok ağır bir vebal altında bırakır.
“DYP ve ANAP, Gül’e oy vermeseler dahi, ilk turda hazır bulunsalardı, Meclise ve demokrasiye kurulan 367 tuzağını bozabilirlerdi. Olmadı.
“Ağar ve Mumcu kendi tabanlarına da, millete de bu tavırlarını kolay kolay izah edemezler.”
29.4.2007 tarihini taşıyan bu değerlendirmenin üzerinden yaklaşık üç ay geçti. Bu arada 22 Temmuz seçimini yaptık. Seçim mâlûm şekilde sonuçlandı. CHP hüsrana uğradı. ANAP seçime dahi giremedi. DYP ise DP olarak girdiği seçimde 5.4’te kaldı ve bu hazin sonuçta rol oynayan en önemli sebebi Ağar şöyle açıkladı:
“TBMM’de cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında salona girmeyerek büyük bir hata yaptık. Vatandaş bu tavrı benimsemedi. Bu hatayı bütün seçim kampanyası boyunca tamir edemedik. Sonuç ortada. Öyle 24 saat düşünmeme gerek yoktu. Milletin iradesi böyleyse karşısında durulmaz. ’Başarısız olursam derhal giderim’ demiştim. Bu sözümün arkasında durdum.” (Ertuğrul Özkök, Hürriyet, 25.7.2007)
26.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|