Seçimden iki gün önce, anketlerde öne çıkarılan partilerin durumuna kısaca göz atacak olursak şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz.
Girdiği her seçimi “Atatürkçülük referandumu” olarak değerlendiren ve yine benzer söylemler kullandığı 1999 seçiminde partisini Meclis dışı bıraktıran CHP lideri bu seçimde de aynı alışkanlığını devam ettirdi. Ama görüldü ki, AKP Atatürkçülük yarışında ondan daha hızlı.
Gazetelere verdiği ilânlarda “Atatürk ilkelerini ayrıştıran değil, birleştiren, milletimizin bütün fertlerini kucaklayan bir mutabakat zemini haline getirmek için çalışıyoruz” mesajları verdi.
Meydanlarda Baykal’a “Rahmetli Atatürk’ümüzü niye istismar ediyorsun?” diye yüklendi.
Bu Atatürkçülük yarışı sürerken, Erdoğan’ın “Tek başımıza iktidar olamazsak siyasetten çekilirim” çıkışı ise 1988 referandumu öncesi “Ben muhalefet olmam” deyip, halktan yüzde 65 “red” cevabı alan merhum Özal’ı hatırlattı.
Erdoğan’la ilgili gündem oluşturan diğer konulardan bazıları da kolundaki saatin kaç bin dolar ettiği; oğlunun aldığı gemi veya gemiciğin ebatları, değeri ve “İyi ki muhalefette Baykal var” diyerek memnuniyet izhar ettiği sözleri.
CHP ve Baykal’a gelince: Halka Atatürkçülük ve laiklikten başka söyleyecek lâfı olmadığını bu seçimde de ortaya koydu ve seçimde işbirliği yaptığı DSP lideri Sezer bundan rahatsızlığını “Laiklik karın doyurmaz” sözünü sık sık tekrarlayarak açığa vurdu.
CHP’nin bu defa farklı bir tedirginliği daha var: Büyükşehirlerde sol kimliğiyle bağımsız aday olan bazı popüler isimlerin, kendisine oy ve sandalye kaybettirme ihtimalinin güçlenmesi.
Gelelim MHP’ye. Tırmandırdığı ip ve idam tartışmasının altında kalan ve bu durumu “Anayasayı değiştirecek çoğunluğu alırsak idamı geri getiririz” diyerek kamufle edip savuşturmaya çalışan MHP, bu sıkıntıya ilâveten, tam seçim öncesi gündeme gelen ve bazı ülkücülerin de gözaltına alındığı “ulusalcı çete” operasyonları, yolsuzluk iddialarıyla Yüce Divanda yargılanan eski Bakan Koray Aydın’la ilgili kararın bugünlere denk gelecek olması ve “gözde” adaylardan Gündüz Aktan’ın Atatürk’ü İmam Matüridî ile irtibatlandırırken kader ve ahkâm âyetleri gibi hassas konularda çok tartışmalı, MHP tabanında da sert tepkilere yol açan tuhaf fikirler ileri sürmesi gibi yeni sıkıntılarla karşı karşıya.
Hatırlanacağı gibi, eski DGM savcısı Nusret Demiral’ın MHP adayı kimliğiyle Türkçe ezan talebinde bulunması bu partiye çok pahalıya mal olmuş ve MHP o seçimde baraja takılmıştı.
Gündüz Aktan’ın sözlerinin de benzer bir sonuca yol açabileceği yönünde görüşler var.
Bir diğer parti GP. Onun da, birkaç hafta öncesine kadar estirilen sun’î rüzgârlar dağıldıktan sonra, hızla sönen bir balon gibi gerçek pozisyonuna avdet ettiğinin işaretleri çoğalıyor.
Dört partinin durumu böyle. Buna karşılık, mâlûm sebeplerle yarışa oldukça sıkıntılı başlayan DP ise, amansız psikolojik harp taktikleriyle oluşturulan olumsuz havayı büyük ölçüde dağıtmayı başarıp tekrar yükselişe geçmiş görünüyor. Nitekim satır aralarında bunun işaretleri verilmeye ve DP sürpriz yaparak Meclise girecek partiler arasında gösterilmeye başlandı.
Gelinen noktada hava o yönde esiyor.
20.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|