Seçim günü yaklaşırken politikacıların vaatlerini ve konuşmalarını gemimizden takip etmeye çalışıyorum. Dikkatimi çeken hususlardan en önemlisi iktidar partisinin şımarık bir biçimde slogan atması ve halkın sorunlarına adeta kulak tıkamış bir görüntü vermesidir.
Halkımız AKP iktidarına uzun yıllardan beri göstermediği bir şekilde iltifat etmiş, tek başına iktidara getirdiği gibi anayasayı değiştirecek çoğunluğu dahi vermiştir. Buna mukabil hükümet sanki kendisini iktidara getiren halk değil de başkaları imiş gibi hareket etmekten geri durmamıştır. Özellikle genç kızlarımızın başörtüleri ile eğitim yapma hakkı iyice sıkıntıya girmiştir.
Milletimiz eskiden kız öğrencilerini açık lisede okutarak bu sıkıntıyı bir parça hafifletme çaresini bulmuştu. Fakat iktidar partisinin beceriksiz politikaları sonucu elindeki bu küçücük imkândan dahi mahrum kalmıştır.
Benim üzüldüğüm nokta ise bu eğitim ayıpları karşısında çözüm üretmek zorunluluğu bulunan hükümetin özellikle de Millî Eğitim Bakanının ilgisizliğidir. Sanki çok büyük başarılar elde edilmiş gibi mangalda kül bırakmadan konuşuyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi ‘bu işi biz çözemeyiz’ havasına girdiler. Neymiş uzlaşma ile çözeceklermiş. Bunların çözmekten anladığı MHP’li bayan milletvekilinin başörtüsünü çözmesi anlayışından hiç farkı yok. Malûmunuz bir hanım milletvekili Meclise girdiğinde uzlaşma adına başörtüsünü açmış bu şekilde sorunu çözdüklerini iddia etmişlerdir.
Allah’ın emri olan başörtüsüne karşılık baş açmayı uzlaşma diye yutturanlar bunu zorunluluk olarak dayatıyorlar. İşin garip tarafı iktidar partisi de oltaya takılan yeme atlamış durumda. Uzlaşma adına baş açtırarak eğitime devam edin havasına girmiş durumdalar.
Bu yaz eşim ve çocuklarımla gemiyle yurt dışına çıktım. İspanya ve İtalya gibi ülkelerde başörtüsünün sorun olmadığını bizzat gözlerimle müşahede ettim. Hatta saygı ile karşılandığını görmekten büyük mutluluk duydum. Avrupalılar ve özellikle de hanımlar açık saçıklıktan çok sıkıntı çekiyorlar. Moda denilen dayatmadan çok muzdarip oldukları belli oluyor. Örtülü hanımlara o kadar çok saygı gösteriyorlar ki şaşmamak elde değil. Kendi ülkemde gördüğüm horlanma ve aşağılama anlayışı hiç yok.
Bir de yüzde 99’u Müslüman olan ülkemize bakalım. Başörtülü hanımlara terör örgütü mensubu gibi muamele yapılıyor. İktidarda olan partinin mensupları “biz bu sorunu çözeceğiz gibi bir iddiada bulunmadık ki” diye pişkin pişkin konuşuyorlar. Bu kadarına pes denir. Yahu bu meseleyi çözemeyeceksen sen ne işe yararsın? Milletimiz, hiç bu kadar aşağılanmamıştı.
Bahçeli, başbakan olmak fırsatı varken Ecevit’in yamağı olmayı tercih etmişti. Bu politikası sayesinde Apo asılmaktan kurtuldu.
Başörtüsü konusunda Bahçeli, “erkekçe” çözüm getireceğiz diyordu. Gördük; çözmekten ne anladığını. Milletimizin tokadı pek şiddetli oldu. Öyle bir tokat yediler ki beş yılda kendilerine gelemediler.
Önümüzdeki yıllarda aynı tokadı AKP’nin yiyeceği kanaatindeyim. İnsanlar sanki kendisine mahkûm imiş gibi gayet rahat bir propaganda yapıyorlar. Milletimizi ahmak zannederek “ben size ezilmişliği vaat ediyorum” diyerek çözüm bulmayı değil statükonun devamını vaat ediyorlar.
Seçimlerin hayırlı neticeler vermesini Cenâb-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
20.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|