CHP’de sular durulmuyor. Baykal muhalifleri kazan kaldırdı. Baykal geri adım atmadı. Parti içi ve dışı mücadele giderek sertleşiyor.
Ancak ne parti yönetiminde, ne de muhaliflerde başarısızlığın ana sebepleri irdelenmiyor. Karşılıklı suçlamalardan ileriye gidilemiyor. Sorgulama şahsî eleştirilerden kurtulamıyor.
“Seçmen CHP’ye niye yönelmedi? Söyleme neden itibar etmedi? Niçin inandırıcı bulmadı? Seçim vaatleri nasıl karşılık buldu?” gibi soruların cevapları araştırılmıyor.
Tam aksine, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in yaptığı gibi, halk CHP’ye oy vermediği için suçlandı, azarlandı.
CHP’de bunlar olurken, DSP’den daha makul yorumlar geliyor. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer son zamanlardaki açıklamaları ile meydanları ve seçim sonuçlarını doğru okuduğunu ortaya koyuyor.
Meselâ, “Karnı aç insanlara ‘laiklik’ diye gittiğinizde, o vatandaşımız bunu hakaret gibi algılıyor. Sadece laiklik propagandasıyla oy almak mümkün değil” diyerek CHP’nin ezberini bozuyor.
“Çözüm üreten, doğru yapılanı destekleyen, iyi bir muhalefet partisi olacağız” diyerek yapıcı muhalefet işaretini veriyor.
“Solculuğu fildişi kulede yapmayacağız. Gecekondularda, tarlada yapacağız. Sıkıntıdaki vatandaşa birebir ulaşacağız” diyerek solun müzmin yarasına parmak basıyor.
Bu anlayış sol partilerin halkı daha iyi tanımasına, doğru politika üretmesine yardımcı olacak. Zeki Sezer böyle devam ederse, CHP’nin pabucu dama atılacak.
**
TBMM Başkanının eşi niçin başörtülü olmayacak?
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı konusunda “meydanları görmezden gelemem” diyerek adaylığının sürdüğünü ima etti. 367 meselesinin kimlerin başına nelerin açtığını gören MHP, oy vermese de genel kurulda bulunacağını açıkladı. DTP de aynı görüşte.
Hal böyle olunca 367 sayısının bir önemi kalmıyor. Bu sefer de iş Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Hanımın başörtüsüne getiriliyor.
Bu meseleye takılanlar, Özal ve Demirel’den sonra köşke oturan Sezer ile başlayan, Türkiye’nin içte ve dışta içine kapanması, krizlerin birbiri ardına çıkması, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışamamasını görmezlikten geliyor.
Onlar için varsa yoksa “Köşk’te düzenlenecek resepsiyonlarda cumhurbaşkanının eşinin başörtülü olması.” Eğer first lady başörtülü olursa “resepsiyonlara gelmeyen olur”muş.
Gelen gelir gelmeyen gelmez! Sezer’in cumhurbaşkanlığından sonra dâvetliler ince elekten geçirilip çağrılmadı mı? Nicelerine Köşk kapısı kapanmadı mı?
Neyse...
Konu buradan açılmışken kulislerde AKP’nin, “Başbakan, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanının eşleri başörtülü” eleştirilerini hafifletmek için yeni dönemde adım atacağı ifade ediliyor.
O adımda şu: Bülent Arınç TBMM Başkanlığına aday olmayacak. Kabinede yer alacak. Yerine eşi başörtülü olmayan biri seçilecek.
“Devletin zirvesindeki üç önemli makamda başörtülü eşler olacak” sözleri de boşa çıkarılacak.
03.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|