Şimdi kitap okuma alışkanlığı kazanma zamanı!
1- Öğrencilere kitap okuma
alışkanlığını öğretmen kazandırır
Kitaplar tozlu raflarda kalmasın
Öğretmen yoklamayı yapıp derse başlamak üzereydi. Öğrenciler bu yıl öğretmenin nasıl bir yaz tatili ödevi vereceğini çok merak ediyorlardı. Öğretmen: ‘Bu yıl size ödev vermeyeceğim’ dedi. Sınıfta bir curcuna, bir sevinç… ‘Onun yerine sizden bir ricam olacak’ diyerek öğretmen söze devam etti: ‘Aranızdan birkaç arkadaşınızın bana yardımcı olmak için öğretmenler odasına gelmelerini istiyorum.’ Hemen birkaç öğrenci ayağa kalktı. Öğrenciler, öğretmenin ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyorlardı. Biraz sonra öğretmen ve öğrenciler kucaklarında onlarca kitapla sınıftan içeri girdiler. Masanın üzeri farklı renk ve boyutlarda onlarca kitaplarla doldu.
Öğretmen öğrencileri bir süre izledi. Onların merakını ve heyecanını hissedebiliyordu. Masanın üzerindeki kitaplardan birini eline aldı ve üzerindeki tarihi okudu: ‘16 Haziran/Ankara’. Kitabın sayfalarını karıştırıp kokladı ve derin bir iç çekip söze başladı: ‘Bu kitabı öğretmenim bana hediye ettiğinde beşinci sınıfa gidiyordum. Evimizde okuyacak tek bir kitap bile yoktu. Bahçemizdeki kiraz ağaçlarının altına oturur ve her sayfasını dikkatle tekrar tekrar okurdum. Çok iyi hatırlıyorum; Annem kitabı kömürlüğe kaldırmıştı ve günlerce onu aramıştım.’ Öğretmen bir süre sustu. Bütün öğrenciler dikkatle öğretmeni dinliyorlardı. Öğretmen kitapları gruplara ayırdı ve öğrencilere dönüp: ‘Bugün size hazinemi getirdim. Bu hazineyi ancak siz koruyabilirsiniz. Getirdiğim kitaplara Anadolu’nun farklı illerinin çiçek kokuları sindi. Bütün öğrencilerim bu kitapları okudu. Şimdi sıra sizde… Her birinize sadece farklı kitaplar değil, aynı zamanda farklı çocukluk hayalleri de veriyorum. Okuyun ve çocukluğunuz tozlu raflarda kalmasın.’ Öğrenciler kitapları sevinçle aldılar. Öğretmenin verdiği kitaplardaki geçmişin çocukluk coşkusu, her öğrencinin yüreğinde yeniden yeşerdi.
Sınıf kütüphanesindeki kitaplar okunmayı bekliyor
Eğitimciler öğrencileri olumlu davranışlara yönlendirir ve bu olumlu davranışları öğrencilerin benzer zaman dilimlerinde gerçekleştirmelerini teşvik ederler. Çocuklara okulda mutlaka kitap okuma saatleri ayrılmalı ve onların okuyabileceği kitaplar bulundurulmalıdır. Sınıf kütüphanesi bir süs eşyası durumundan kurtarılmalı ve öğrencilerin buradaki kitaplarla ilgilenmesi sağlanmalıdır. Kitaplıktaki kitapların bir listesini oluşturmak ve kitaplık üzerine asmak gerekir. Bu kitaplıktan kitap almak isteyen öğrencilerin okudukları ve halen okumakta oldukları kitapları not alması için birkaç öğrenci görevlendirilebilir. Benzer uygulama okul kütüphanelerinde de yapılmaktadır. Öğrenciler sınıfça kütüphaneye götürülerek bütün kitapları gruplara ayırma çalışması yapılır. Başka bir sınıftaki öğrenciler gruplanan kitapları listeler. Diğer bir sınıf bu kitapları kütüphanede uygun bölümlere yerleştirir. Kütüphane görevlisi, kitapları zamanında getirilip getirilmediğini takip eden görevliler hep öğrenciler arasından dönüşümlü olarak seçilir.
Eğitimci, öğrencilere örnek teşkil eder
Okuma alışkanlığı üzerine yapılan bir araştırmada; araştırmaya katılan bireylere okuma alışkanlığını azaltan sebepler sorulduğunda deneklerin % 34’ü ekonomik nedenleri, % 31,1’i okuma alışkanlığının ilk, orta ve lise eğitimi yıllarında kazandırılamamış olmasını ve % 22’si ise çalışma sebebiyle vakit bulamamayı gerekçe göstermiştir. Kitap hediye etme alışkanlığına sahip olup olmadıklarının sorulduğu bir başka soruya da deneklerin % 53’ü evet cevabını vermiştir. Bu oran erkeklere oranla bayan öğrencilerde % 10 daha fazladır.
Öğretmenin kendisi kitap okumazken çocuklara kitap okumayı tavsiye etmesi inandırıcı olmayacaktır. Yapılan araştırmalar öğretmenlerin kitap okumaya gereken önemi vermediklerini göstermektedir. Öğretmen, kitap okuma derslerinde kendi ilgi alanına göre kitapları incelemeli, öğle aralarında bahçede dolaşırken elinde mutlaka bir kitap bulundurmalıdır. Eğitimcinin konuşurken en son okuduğu kitaplardan bahsetmesi, çocukların da kitapları merak etmesine sebep olacaktır. Çok kitap okuyan ve merak eden öğrencilerin övülmesi, kitapla ödüllendirilmesi önemlidir. Yazımızın başındaki öyküdeki gibi öğretmen, öğrencileri şaşırtabilmeli ve hayal gücünü kullanarak farklı çözümler üretebilmelidir. Bunun yanında, Mart ayının son Pazartesi günü başlayan Kütüphane Haftası geçiştirilmemeli; bu hafta şiir, öykü, resim ve kompozisyon yarışmaları ve farklı faaliyetlerle renklendirilmelidir.
2- Çocuklara okumayı sevdirecek 3 altın anahtar
Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, hayatlarının sonraki dönemlerinde başarılı olmalarında etkili oluyor. Ülkemiz, ortalama altı binler seviyesinde olan yıllık kitap yayın sayısı bakımından Finlandiya, Almanya, İngiltere gibi gelir düzeyi yüksek ülkelerin kat kat gerisinde kalmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde günlük yayınlanan gazetelerin toplam tirajı ancak gelişmiş ülkelerdeki normal bir gazetenin tirajına denk gelebilmektedir. Ebeveynlerin öncelikle çocuğa kitap okuma konusunda örnek olmaları gerekir. Çocuğun eline kitap tutuşturup, daha sonra televizyonun karşısına geçen ebeveynler istemeden çocuğun okuma isteğini de köreltmektedir.
1. Ona odasında bir kütüphane oluşturun. Yeni okuduğu kitapları koyabileceği bir raf yapın ya da küçük bir dolap satın alın. Zaman zaman onun kitaplığına yeni kitaplar ekleyin ve her kitabı bitirdiğinde onu övün. Kitap okumanın faydalarını anlatın. Onunla birlikte kitap okuyun. Kitap okuma saatlerinde onun dikkatini dağıtacak, televizyon, misafirler vb. durumları en aza indirgeyin. Çocuğunuz kitap okurken aynı zamanda klasik müzik dinlemesini sağlayabilirsiniz.
2. Çocuğunuzun ne tür kitapları okumaktan ya da incelemekten hoşlandığını öğrenin. Okumak istemediği kitaplar konusunda baskıcı olmayın. Alış verişe giderken onu da yanınızda götürün ve beğendiği kitapların bir bölümünü almasına izin verin. Öğrenciler, macera ve şiddet muhtevalı kitaplar okumak isterler. Gençlik romanları, bilim kitapları ve zekâ bulmacaları kitaplarını tercih edin. Çocuğun ruh sağlığını olumsuz etkileyecek kitapları almayın. China Post’un 27 Mayıs tarihli haberine göre; Çin, korku unsurları içeren çocuk kitaplarına yasaklama getirdi. Yasağın gerekçesi ise şöyle, kitaplarda anlatılan hikâyelerin ‘masum çocukların zihinlerini ve ruhlarını bozup onları yanlış yönlendirmesi…’
3. Olumlu davranışlarında ve başarılarında onu kitapla ödüllendirin. Kitapla birlikte hoşuna gideceği not defterleri, kalemler, kitap ayraçları da okumaya teşvik eder. Onunla birlikte kütüphaneye gidin ve kütüphane görevlisinden kitapların yararlarıyla ilgili çocuğu kısaca bilgilendirmesini rica edin.
3- Okumayı engelleyen
etkenleri ortadan kaldıralım
Gençlerin kişisel gelişim kitaplarını takip etmesi, hem daha hızlı okumalarını kolaylaştırır, hem de iletişim yeteneğini geliştirir. Kitap okumak, sınavlarda soruları anlamayı kolaylaştırır. Hızlı okuma teknikleri de öğrenilerek kısa sürede daha fazla kitap okunabilir. Her kitabın farklı bir amacı vardır. Ders kitapları, test kitapları ve romanların aynı hızda okunmasına gerek yoktur. Özellikle ders çalışırken ve test çözerken daha hızlı okumaya ihtiyaç duyulur. 400 sayfalık bir kitapta yaklaşık 100 bin kelime bulunduğunu düşünürsek, yavaş okuyan bir insanın bu kitabı bitirmesi 15–16 saati bulur. Yavaş okumak, kitap okuma isteğini azaltır. Kelimeleri teker teker okumak, geriye dönüşler yapmak, dudaklarımızı ve dilimizi oynatmak, içten seslendirmek (tekrarlamak), yavaş okumanın daha iyi anlamayı sağlayacağını düşünmek en çok yapılan hatalardır. Hızlı okuma ile ilgili uzmanlar tarafından verilen eğitimlere katılmak ya da bu konuda hazırlanan kitapları okumak da faydalı olacaktır.
Kitap okurken aynı zamanda göz ucuyla televizyon izlemek, yatarak kitap okumaya çalışmak, hem bir şeyler atıştırıp hem kitaba göz gezdirmek anlayarak okumayı engeller. Uygun bir masa ve orta rahatlıkta bir sandalye okuma ortamı için uygundur. Masa lambası yerine odanın genelini aydınlatan bir lamba seçmek, göz sağlığımız için daha iyi olacaktır. Çok uzun telefon konuşmaları, internet ve arkadaş sohbetleri de okuma isteğini azaltmaktadır. Ders çalışırken konuların belirli aralıklarla tekrar edilmesi gerekir. Bu tekrarlar yapılmadığında daha önce öğrenilen bilgiler kısa sürede unutulur. Herkesin kendine özel kitap okuma saati vardır. En fazla verim alınan saatte okumaya başlanmalıdır, bu zaman aralığı deneme yanılma yoluyla keşfedilebilir.
4- Çocuklar, kitap okumanın
faydalarını biliyor musunuz?
Değerli Öğrenciler; Günümüzde bilginin önemi daha iyi anlaşılmakta ve bilgili insana her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Başarılı ve sevilen insan olmanın yolu, okumak ve kendimizi geliştirmekten geçmektedir. Kitap okumayan insan karşısındakiyle rahat konuşamaz ve derdini anlatamaz. Sürekli yeni şeyler öğrenen çocuklar hem öğretmenleri hem de arkadaşları tarafından sevilirler. Kitap okuyan çocukların hayal güçleri gelişir. Okulda daha başarılı olurlar. Bu sebeple boş zamanlarımızı bize faydalı olacak kitapları okuyarak değerlendirmeliyiz. Şimdi okuyabileceğiniz kitaplara nasıl ulaşabileceğinizi açıklayalım.
Büyüklerimizden ve
öğretmenlerimizden yardım alalım
Anne ve babanız size kitap seçme konusunda yardımcı olacaklardır. Onlarla birlikte kitap almaya gittiğinizde beğendiğiniz konularda kitapları tercih edin. Anne ve babanızı zor durumda bırakacak davranışlardan kaçının ve çok fazla kitap istemeyin. Aldığınız kitaplar bitince yenileri alınacaktır. Kitap okuma isteğinizi öğretmeninize de söyleyin. Eğer okul kütüphanesinde kitap varsa, öğretmen uygun olanları size verecektir. Okulda kütüphane yoksa öğretmenden kitap isimlerini isteyip ve o kitapları daha sonra ailenizle birlikte bir kitapçıdan alabilirsiniz.
Kitapları yırtmayalım ve
okuduktan sonra atmayalım
Kitaplar çok faydalı kaynaklardır. Kitabı okurken temiz tutun, sayfalarının kırışmamasına ve yırtılmamasına dikkat edin. Daha sonra o kitabı başkaları da okuyabilir. Okuduğunuz kitapları evinizin uygun bir yerinde biriktin, rasgele etrafa atmamaya özen gösterin. Okurken kaldığınız yeri unutmamak için arasına kitap ayracı ya da minik
bir kâğıt koyun. Sayfayı karalamak ya da kenarından kıvırmak doğru değildir.
Kütüphanelerden yararlanırken nasıl
davranmamız gerektiğini öğrenelim
Kütüphanede farklı yaştan insanlar kitap okur ve araştırma yaparlar. Kitap okurken davranışlarımıza dikkat edersek, onları da rahatsız etmemiş oluruz. Kütüphaneye ayakkabılar paspasa silinerek girilmelidir. Palto, pardösü, manto v. b. vestiyere bırakılmalıdır. Kimlik, ilgili memura istemeden teslim edilmelidir. Kütüphaneden alınacak kitabın nasıl aranacağı bilinmiyorsa ilgili memurlardan sorulmalıdır. Açıklamaları, dikkatle dinlemelidir. İstenen kitap için fiş doldurulmalıdır. Yerimize oturup kitabın gelmesi beklenmelidir. Okuma salonunda kimse rahatsız edilmemelidir. Kitap sayfaları sessiz çevrilmelidir. Kütüphane salonunda sessiz yürünmelidir. Kitapların kapağı, sayfaları çizilmemelidir. Kütüphanenin okuma salonunda hiçbir şekilde sakız çiğnenmemelidir.
|
Mustafa OĞUZ
07.08.2007
|
|
Öğrenmede ilgi ve gerekçelerimizin etkisi var
Hafızayı biçimlendirip yönlendiren en önemli etkenlerden birisi “ilgi”dir. Buradan hafızanın ilk prensibini çıkarabiliriz. Madem ki ilgimizi çeken şeyi hatırlıyoruz o halde hatırlamak istediğiniz şeyin ilgimizi uyandırmasını sağlamalı, sempatik, olmazsa antipatik, ama ille de ilgi çekici bir tarafını bulmalıyız. Diyelim ki, öyle ilginç bir tarafını bulamadık, o zaman kendimize birtakım uygun ilginçlikler icat etmemiz gerekiyor. Arşiv istiaremize dönersek, arşivde meselâ bir kitabı bulmak istediğinizde ona ya yazar ismine ya da kitap ismine göre hazırlanmış alfabetik sıralı ve numaralı kartlar kullanarak ulaşırsınız. İşte bir bilgiyi ilginç kılmak, hatırlanmasını kolaylaştırmak için ona iliştirdiğiniz, eklediğiniz yeni unsurlar arşivdeki bu numaralı kartlara benzer. İyi de bu ilginç kılma işi nasıl yapılacak? Bu herkesin özel yetenek, donanım, bilgi ve görgüsüne göre değişir. Bir şeye benzetmek, karikatürize etmek, bildiğimiz başka şeylerle ilişkilendirmek gibi yollara başvurarak sıradan bir bilgiyi sıra dışı hale getirmemiz mümkündür.
Thomas De Quincey, ‘‘Bindirilen yük ne kadar şiddetli ise, hafıza da o kadar güçlü olur” diyor. Bu ne demek? Meselâ sınav arefesinde, sınava yakın dönemlerde ders çalışmak daha verimlidir ve bu esnada öğrenilen bilgilerin hatırlanma oranı da diğer zamanlardakinden daha yüksektir. Başka zaman beş kez okuyup öğrenemediğiniz bir bilgiyi sınav arefesinde iki-üç kez okumakla öğrenir ve daha kolay hatırlarsınız. Zekânız ve hafızanız aynı kalmakla birlikte öğrenme ve hatırlama “gerekçeniz’’in şiddeti artmaktadır çünkü.
Bir şempanze uzun süre aç bırakıldıktan sonra bulunduğu kafese içi üzüm dolu otomatik bir makine konmuş, birkaç da madeni para. Bu paralar makineye atıldığı takdirde makine üzüm veriyormuş. Açlığın tahrik ettiği hayvan aralıksız sınamalar sonunda makineden üzüm almayı başarmış. Sonra deney farklı renkte paralarla denenmeye başlanmış. Her rengin makineden çıkardığı üzüm sayısı farklıymış. Beyaza bir, maviye iki, kırmızıya üç vb. Şempanze bu tabiî problemi daha kısa sürede çözmüş.
Şempanzenin tabiî güdüsü olan açlık, hafızasını uyarmış; böylece şempanze normal zamanlarda öğrenemeyeceği veya uzun sürede öğrenebileceği bir beceriyi daha kısa sürede öğrenmiş ve üstelik ikinci deneyde birinci deneyde öğrendiklerini kolayca hatırlamıştır. Şempanzenin başarısı sırf tekrara bağlanamaz. Gerekçeniz ve ilginiz yetersizse istediğiniz kadar tekrarlayın; öğrenemez ve hatırlayamazsınız. Bu o kadar doğrudur ki gündelik hayata şöyle bir bakmamız onu onaylamamıza yeterli veriyi sağlar.
Meselâ her gün defalarca kullandığınız telefonunuzun tuşları nasıl sıralanmıştır. Sağdan sola mı, yukarıdan aşağıya mı? Her gün alış veriş yaptığınız marketin vitrin çerçeveleri ne renktir? Camları kaç bölmelidir? Okulunuzun her gün çıktığınız giriş merdivenleri kaç basamaklı? Apartmanınızın asansör lambası normal ampul mü, florasan mı? Bütün bunların hepsini bir solukta doğru olarak cevaplayacak kaç kişi çıkar acaba? Gördüğünüz gibi etkin bir öğrenme ve hatırlama için tekrar gerekli ama yeterli değildir. İşte yukarıda sorulan sorular her gün tekrar ettiğimiz olgulara ilişkindir ama yine de cevaplarını bilmiyoruz. Öğrenme ve hatırlama için gerekçe, ilgi ve tekrar bir arada bulunmak zorundadır. Gece yatmadan önce yapılan kısa bir tekrar uyku sırasında salgılanan bir takım hormonsal maddeler sayesinde yeni öğrenilmiş olan bu bilgileri hafızaya yerleştirme konusunda etkilidir.
|
Hidayet ERDOĞAN
07.08.2007
|
|
Kitaplar, sessiz öğretmenlerdir
Bana kitaplarını göster, sana çocuklarının nasıl bir ruh taşıdıklarını göstereyim (Wilhelm Steekel). Okumak bir deva, anlamak bir şifadır (Necdet Evrimer). Umutla açılıp kazançla kapanan bir kitap, iyi kitaptır (Acoolt). Okuma zevkini kazanmayanın öğrenimi yarıda kalmıştır (P. Peacut). Tek bir kitap yazmak için, yarım kitaplık okuyunuz (Samuel Johnson). İnsanlığa başlıca borcumuz: Bıkmaksızın okumak, üşenmeksizin okumaktır (Şemsettin Sami). Tek dostum kitaplarım, tek düşmanım cahil dostlarım (Diderot). Okumadan edindiğim biricik fayda bilgisizliğimi gittikçe daha iyi görmek olmuştur (Descartes). Bir kitap yürekten gelmişse, ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir (Carlyle). Bazı kitaplardan insan yalnız zevk alır; bazılarını olduğu gibi yutar, bazılarını geveler ve hazmeder (Bacon). Bir kitap bazen bir savaş kadar büyük olabilir (Benjamin Disraeli). Kitaplar hiç solmayacak bitkilerdir (Herrick).
|
07.08.2007
|
|
Çocuklarınızdan ilgiyi esirgemeyin
Amerika’da elektrikli sandalyede öldürülmesine karar verilen suçlu adama, söyleyecek son bir sözünün olup olmadığı sorulur. Ölüm mahkûmu adam, çevresindeki gazetecilere, fotoğrafçılara, hapishane görevlilerine baktıktan sonra acı bir sesle şöyle der: ‘‘Eğer çocukluğumda bana bu derece ilgi gösterilmiş olsaydı, bugün mahkûm sandalyesinde olmazdım.’’
|
07.08.2007
|
|
Azmin sonundaki yaşama zaferi
Bir genç, sekropia denilen bir tür güve kozalarını topluyor ve bahar gelince güvelerin kozalardan nasıl çıktıklarını, hayret ve ilgi ile izliyordu. Fakat güvelerin kozalardan çıkarken çektikleri zorluk karşısında, onlara acıma duygusu besliyordu. Gencin babası, bir gün böceklerden birinin, kozadan çıkmasını güçleştiren ipeğini makasla kesti. Ama çok geçmeden böcek öldü. Bu duruma hayret eden oğluna baba, şu cevabı verdi: “Böcek, kozadan çıkarken sarf ettiği aşırı gayret neticesinde, vücudundaki birikmiş zehri dışarı verir. Eğer, o zehir atılmazsa böcek ölür.”
|
07.08.2007
|