Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Ümit KIZILTEPE

Ev tekstili ürünleriyle Osmanlı nakış sanatını dünyaya tanıtıyorlar

* Tekstil sektörüne ne zaman ve nasıl başladınız?

Efendim, yaşı 50’nin üzerindeki okuyucularımız bizi bu sayfalardan hatırlarlar. Bu gazetenin tâ 1971’deki ilk kuruluş günlerinden 1988’e kadar Yeni Asya’nın yayın hayatında acizane emeğimiz geçmiştir. Gerek teknik sekreter, gerekse muhabir ve yazar olarak... Tekstil, eşim ve oğlumun başlattığı bir meslek dalı olarak zaten sürmekteydi. Biz de emekli olunca, yerimizi gençlere bırakıp bu işe girmiş olduk. Önce konfeksiyonu fason olarak, sonra da kendi üretimimizi yaparak ekonomi alanında boy göstermeye başladık. Bir anlamda, matbaa mürekkebi kokusundan kumaş kokusuna bulaştık. Tabiî, şimdiki meslekdaşlarımız bu “mürekkep kokusu” deyiminden bir şey anlamayacaklardır. Bugün her şey bilgisayar yardımıyla ekranlarda biterken, bizim zamanımızda gazetecilerin parmaklarından siyah matbaa mürekkebi hiç eksik olmazdı.

* Nakışın tekstildeki yeri nedir ve hangi alanlarda kullanılıyor?

Nakış, üzerinde bulunduğu ürünün değerini en az ikiye katlayan bir çalışma. Biz konfeksiyondan nakışa geçtiğimiz 1989’da nakış sektörü bu kadar yaygın değildi. Üstelik o günlerde şimdiki gibi bilgisayarlı nakış makineleri de yoktu. Yeni yeni piyasaya çıkıyordu. Ama bugün dakikada 1500 vuruş yapan, laser tekniğini de içine alan, süzene de işleyen, aplikeli nakış yapan çok modern nakış makineleri tekstilcilerin hizmetinde. Bu yüzden nakışın kullanılmadığı alan yok gibidir. Dış giyim, iç giyim, havlu, terlik, şapka... Her tür ürünlerin üzerinde nakışa rastlamak mümkün. Böylesine geniş bir kullanım alanı olunca nakış, tekstil ihracatını ateşleyici bir unsur olarak kabul edilebilir.

* Neden Osmanlı nakış modellerini tercih ediyorsunuz?

Bundan 4 yıl kadar önce “Ottoman homestyle“ adıyla ev tekstili üretimine başladık.

Neden Ottoman? O yıllarda Vakko, İstiklal caddesindeki binasında “Osmanlı evi” adıyla bir konsept hazırlamış o dönemin kıyafetlerini o döneme ait dekor içinde sûfî müzik eşliğinde sergiliyordu. Biz bunu eşimle birlikte gördük ve hayran kaldık. Yalnız biz değil, toplumun birçok kesimi, ‘sosyete’ olayı büyük ilgiyle karşıladı. Dedim, bir Musevi bir iş adamı bunu düşünüp kazanç kapısı haline getiriyorsa biz niye yapmayalım? Kendi öz be öz kültürümüze sahip çıkmak, eski sanat eserlerini tekrar canlandırmak bütün dünyanın hayran kaldığı desenleri ev tekstili ürünlerine uygulama fikri böyle doğdu. “Ottoman” adını tescil ettiremedik. Onun yerine “Bordeaux design” (bordo dizayn) markasıyla yurt içinde birçok mağazaya ve yurt dışında değişik ülkelere yaptığımız ürünleri ihraç etmeye başladık. Eşim ve ben tam bir Osmanlı hayranıyız. Sarayları, müzeleri, kütüphaneleri gezip gördüğümüz Osmanlı Selçuklu desenlerini yatak örtüsü, masa örtüsü ve yastıklara uyguluyoruz. Kullandığımız ipek kadife kumaşlar yurt dışından geliyor, kendi bünyemizde desen tasarımı, nakışı, dikişi yapılıyor. El emeği göz nuru dökülerek boncuk işlemeleri yapılıyor ve satışa sunuluyor. Bu şekilde hem ecdat yadigârı Osmanlı sanatının unutulmamasına küçük de olsa bir katkımız olduğuna inanıyoruz hem de evinde Osmanlı esintisi hissetmek isteyenlerin ihtiyacına cevap vermiş oluyoruz. Bence Osmanlı sanatı bir derya. Biz bu deryadan birkaç damlacığı alıp gözler önüne sermekle dikkatleri deryaya çekmek istiyoruz. Meselâ Osmanlının en çok kullandığı bordo renginin asırlardır solmayışının sırrı bugün bile çözülememiştir. O dönem kullanılan boyalar, işlenen desenler, günümüze kadar gelen harika sanat eserleri her yönüyle bütün dünyayı hayran bırakmaktadır.

* İhracat yapıyor musunuz? Yapıyorsanız hangi ülkelere?

İhracat tabiî ki yapıyoruz. Özellikle Ortadoğu ülkelerine Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Suudi Arabistan, Rusya, Yunanistan, İspanya gibi pazarlarda müşterilerimiz var. Sık sık yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılıyor ve ürünlerimizi dünya pazarlarına sunma, ülke ihracatına katkıda bulunma yollarını araştırıyoruz.

* Nakış sektörü Çin ile rekabet edebiliyor mu?

Dünya devi Çin, her sektörde olduğu gibi, nakış sektörüne de büyük darbe vurdu. Ucuz Çin malı nakış makinelerinin ülkemize çok sayıda girmesi hem rekabet yüzünden fiyatların çok alt seviyeye düşmesine yol açtı, hem de bu işten anlamayanların sektöre girmesiyle kalite düştü. Önümüzdeki dönemde bu sektörde sadece teknolojik değişikliklere ayak uydurabilen ve yenilikler yapabilen firmalar ayakta kalabilir diye düşünüyorum.

TÜRKİYE’DE İLK DEFA 3 BOYUTLU NAKIŞ BİZDE

Biz de bu düşünce ile Türkiye’de ilk defa görülen “3 boyutlu kadife nakış” tekniğini ülkemize getirdik. Şimdi bunun makinesini satıyor ve nakışını yapıyoruz. Özellikle havlu ve bebe giyimi üzerinde oldukça güzel neticeler veren bu nakış türü görenleri hayran bırakıyor.

* Sektörün ne gibi sıkıntıları var?

Nakış sektörünün sıkıntısı ihracatçıyla aynı. İhracatçı döviz kurunun düşüklüğü yüzünden sipariş alamayınca, bu durum nakış sektörünü de vuruyor ve işsiz kalmasına yol açıyor. Kurun biraz yukarılara çıkması sektörü rahatlatacaktır. Bu sektörde bir başka sorun kalifiye eleman sıkıntısıdır. Düşünün: 80-90 bin euroluk makinelerde eğitimsiz, taşradan gelmiş gençler çalışabiliyor. Tabiî bu durum da makinelerin kısa zamanda arızalanmasını ve devre dışı kalmasını netice veriyor. Enerji giderlerinin yüksek oluşu ve ham madde fiyatlarının sürekli artmasına rağmen, nakış fiyatlarının sürekli geri gitmesi nakış sektöründeki bir diğer çelişkidir.

* Biraz da hedeflerinizden bahseder misiniz?

Hedefimiz, “Bordeaux design” markasını yurt içi ve yurt dışında daha çok bilinir ve tanınır hale getirmek, bunun için de reklam çalışmalarına daha fazla bütçe ve zaman ayırmaktır. Çağımız reklam çağı ve amansız bir rekabetin hüküm sürdüğü bu piyasada sıradan ürünlerin yanında bizim gibi “sıra dışı” ürünlerin, ancak markalaşarak ve tanıtımının yapılarak ayakta kalabileceğine inanıyoruz. Yenibosna’daki fabrikamız ve showroomumuzda aynı zamanda toptan perakende satış yapılıyor. Web sitemiz: www.bordeauxdesign.net

Ümit KIZILTEPE

09.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (23.07.2007) - Avrupa Birliği yolundan çıkarsak Türkiye için de, Avrupa için de iyi olmaz

  (21.07.2007) - ‘Her eve bir külliyat’

  (16.07.2007) - Demokrasinin ve özgürlüklerin önü açılmalı

  (12.07.2007) - O güzelliğe kıymayın beyler

  (09.07.2007) - Türkiye eskisi gibi olamaz

  (02.07.2007) - İslâmî kesim daha özgürlükçü

  (27.06.2007) - Güneydoğu’daki sorun bir demokrasi sorunudur

  (25.06.2007) - Resmî ideoloji riyakârlıktır

  (21.06.2007) - Camide siyaset yapılmaz

  (20.06.2007) - Türkleri iyi Müslüman oldukları için severim

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri