Yine Çankaya meydan savaşlarına şahit oluyoruz. Köşk’ün belli-belirsiz tek adayı Abdullah Gül hakkında yapılan tartışmalarda çıksın-çıkmasın görüşleri çatışıyor. Bunların içinde en sürprizi ise, Gül’ün en yakın arkadaşı Başbakan Erdoğan’ın isteksiz tavrı.
Gül, Erdoğan’ın bu tavrına kırgın. Kulislere göre, aslında Erdoğan da Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını istiyor. Ancak izah edilen-edilemeyen bir sebepten dolayı istemeden de olsa karşı çıkıyor.
Buna göre, izah edilemeyen sebep Dolmabahçe görüşmesi. Hatırlanacağı gibi, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, 4 Mayıs 2007 öğleden sonra Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde 2 saat 15 dakikalık bir görüşme yapmışlardı. Görüşmenin detayını kimse bilmiyor. İki taraf da en yakınlarına bile görüşmeyi anlatmadı.
Görüşmede neler konuşulduğunu kimse bilmediği için çok şey ileri sürüldü. Listeye giremeyen eski vekiller bile aday olamamalarını bu görüşmeye bağladı.
Şimdi aynı gerekçenin Gül’ün Çankaya yolunu tıkadığı söyleniyor. Erdoğan’ın, Gül’ün Köşk’e çıkmasını istememesinin ardında Dolmabahçe’de verilen sözde değil, “özde teminat”ın yattığı iddia ediliyor.
İddialar görüşme muhataplarının yapacakları açıklamaya kadar sürüp gidecek.
Ancak bir şey var ki, gelişmeler kulisleri doğruluyor.
**
Belirsizlik giderilmeli
Köşk spekülasyonları öyle bir hale geldi ki, bir kısım odakların isteklerini şahsî görüşü diye yazanlar–inanan var mı acaba–Gül’den “zarif bir fedakârlık” yaparak cumhurbaşkanlığını reddetmesini istiyor. Bu istek bile Dolmabahçe iddialarını güçlendiren en büyük delil.
Spekülasyonları bitirmenin tek yolu var. Abdullah Gül açıkça aday olup olmadığını, yoruma yer vermeyecek netlikte kamuoyuna açıklamalı. Topu taca atmadan devam ya da tamam demeli. Belirsizlik bir an önce giderilmeli.
22 Temmuz’dan önce olduğu gibi, adaylığın son ana bırakılması, siyasetin manevra alanını daraltıyor.
Aday açıklaması ile ne olacağı şimdiden görülür. En azından daha fazla olumsuzluğun önüne geçilir. Çığırtkanların kriz tehdidinin ne olduğu belli olur.
Sonuçta en fazla erken seçime gidilir. “Yeni bir seçim ile ekonomi sarsılır, piyasa olumsuz etkilenir” tehditleri de göz ardı edilmeli.
Ne adına?
Demokrasi adına. Halkın yönetime doğrudan müdahale etme adına. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olması adına.
Siyaset bunu göze almalı. Kriz korkuları ile, milletin verdiği yetkiye rağmen geri adım atmak, en hafif tanımıyla millete haksızlıktır.
**
Gül olmazsa, Toptan mı?
Bu arada TBMM Başkanlığı için AKP’nin adayı olarak ilân edilen Köksal Toptan’ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşmesinden sonra Toptan için Köşk yolunun da açıldığı yorumları yapıldı. Baykal’ın sözlerinden sonra Abdullah Gül dışında en şanslı Köşk adayının Köksal Toptan olacağı beklentisi oluştu.
Bekleyip göreceğiz…
10.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|