Dejenerasyon ve tedbir
Aile ve çocuk haberleri her geçen gün tehlike sinyali veriyor. Bütün çeşitliliği ile beraber, aile ve çocuk üzerindeki ifsat komitelerinin tezgâhları çok tehlikeli aile manzaraları ortaya çıkarıyor. Bu tablodan birey de, aile de, toplum da çok ciddî etkileniyor. Yıkım manzarası bu kadar açıklığı ile birlikte orta yerde iken, kendini yetkili olarak takdim eden zevattan akl-ı selim bir cevap ya da tedbir sesi çıkmıyor. Kadın ve aile ile ilgili bakanlıklar bile olmasına rağmen sanki onlar başka dünyaların kurguları içerisindeler.
Ülkemiz gerçeklerini ifade etmesi ve çözüm için adım atması gereken yetkililer suskunluğu tercih ederken, yine ülkemizle ilgili gerçekleri ve çözüm tekliflerini AB ve Unicef yetkililerinin ağzından duyuyoruz.
18.08.2007 tarihli Yeni Asya Gazetesi’ndeki habere bir bakın: “UNICEF Türkiye Temsilcisi Eddie McLaughney, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yurt ve yuvalarda kalan çocukların 12 bininin ekonomik sebeplerle ailesinden ayrı kaldığını belirterek, ‘Bizim önerimiz, bu çocukların masrafı için ailelere, ayda 200-250 YTL ödensin, çocuk ailesinden kopmasın’’ dedi.
Yurt ve yuvalarda barınan çocukların durumuna ilişkin açıklamalarda bulunan UNICEF Türkiye Temsilcisi McLaughney, şunları söyledi: “SHÇEK yuvalarında kalan 20 bin çocuktan 12 bini ekonomik sebeplerle ailesinden ayrı. Yuvalarda bu sebeple kalıyorlar. Bizim önerimiz, bu çocukların masrafı için ailelere 200-250 YTL ödensin ve bunu çocukların giderlerinde kullansınlar, çocuklar ailelerinden kopmasın. Ayrıca aileler için de aile eğitim programı, daha iyi ebeveyn olma programı kullanılsın istiyoruz. Bundan da faydalansınlar. Bizim yaptığımız da fon oluşturmak, çalışmak, kurumları harekete geçirmek.”
McLaughney, yeni kurulacak hükümetten de, çocuk koruma programının geliştirilmesini ve iyileştirilmesini istediklerini dile getirdi.
Aile eğitim programı ve iyi ebeveyn olma programı
Sağlıklı aile olabilmek, temelleri sağlam atılmış bir evliliğin sonucu olacaktır. Temelleri sağlam olan bir evlilikten de haliyle sağlıklı maddî ve manevî bünyelere sahip çocuklar dünyaya gelecektir.
Onun için aile olmadan önce atılması gereken adımlar bulunmaktadır. Bu adımları ille de devlet kurumlarından beklemek doğru değil. Bu adımları rahatlıkla sivil toplum kuruluşları üstlenebilir. Sivil toplum kuruluşlarının toplumdaki dejenerasyonu seyretmekten ziyade, kendince çözüm adımları atabilmesi mümkündür.
Aile bozulmadan yardımcı olmak
Sivil toplum kuruluşlarının aile zedelendikten, yıkım, dejenerasyon başladıktan ve hatta kopmalar, çatırtılar başladıktan sonra adım atmaları pek sağlıklı değildir. Önemli olan problem ortaya çıkmadan önce tedbir almak ve problemin oluşumuna engel oluşturmaktır. Yetersiz beslenme sonucu hastalanmış çocuklara yardım götürmek, ekonomik sıkıntılar sonucu dağılmış ailelere maddi yardımlar iletmek, borçlarını ödeyememiş aile bireyleri cinnetlere ulaştıktan sonra yardım kampanyaları düzenlemek pek anlamlı gözükmüyor.
Çözüm için çok özet olarak ifade etmek gerekirse, aile okulları ve çocuğa hazırlık okulları içerisinde, anne olma, baba olma programları ve aile oluşturma programları çok rahatlıkla yapılabilecek çalışmalardır.
Bu konuda oldukça yeterli bilgi hazinesi bulunmaktadır. Ve yine oldukça yeterli eğiticiler de bulunmaktadır. Bir o kadar da eğitim ortamları, imkânları bulunmaktadır. Geriye ise sadece helva yapmak kalmaktadır.
İnanın bu yapılacak helva, sadece içindeki bireylerin ağızlarını tatlandırmayacak, aynı zamanda o bireylerin içinde yaşadıkları ailelerin ve o ailelerin çatısı altında yaşadıkları toplumların da ağızlarını tatlandıracaktır.
Unicef yetkilileri sadece yurtlardaki çocukların sorunları olarak konuyu gündeme getiriyorlar ancak, yurtların dışındaki ailelerde yaşayan çocukların da konuyla ilgili çok ciddi sorunları bulunmaktadır. İşte ortaya çıkan sorunların hepsi, sorun ortaya çıkmadan önce atılacak adımlar sonucu, ortadan kaldırılabilecektir.
Sadece bu çerçeveyi içine alan bir sivil toplum oluşumu bile çok ciddî işleri yerine getirebilecektir.
Evliliğe ve çocuğa hazırlık eğitim merkezleri diye bir sivil toplum kuruluşumuz neden yok? Yoksa var da ben mi bilmiyorum.
25.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|