Bedeni eğitmek önemli
Bir spor merkezindeyiz. Yanımda Konya/Seydişehir’in genç kabiliyetlerinden Emre var. Gençlerle olan birliktelikler hakikaten anlamlı. Onların dünyalarından uzak durmamak gerekir. Hem onlar büyüklerden hem de büyükler onlardan uzak durmamalıdır. Yani her iki dünyanın da birbirine ihtiyaçları var. Büyükler olmadan gençlerin, gençler olmadan da büyüklerin bir kanadı kırık.
Emre, beden eğitimi ile ilgileniyor. Salon çalışmalarına katılıyor. Ben de onunla birlikte biraz salon çalışması yaptım. Hakikaten beden çalışması yaptıktan sonra, dışarıda yürüyüşünüz değişiyor. Vücudun uyarılan kasları ve organları insanı daha bir zinde ve canlı tutuyor.
Salondaki araç gereçler beden sağlığı için çok amaçlı hazırlanmış. Ağırlık çalışması, boks çalışması, yürüyüş bantları gibi daha pek çok amaca dönük, beden eğitimi çalışma aletleri bulunuyor. Vücudun hangi bölgesini eğitmek istiyorsanız, ona uygun aletler geliştirilmiş.
VEM ne demektir?
VEM, Vücut Eğitim Merkezi demekmiş. Vücudun hangi merkezinde bir uyarılma isteniyorsa, ona uygun çalışmalar yapmak mümkün.
Salon sorumlusu olan Yusuf Beyle tanışıyoruz. Sporun ülkemizde bilinçsizce yapıldığından ve hatta sporun gücüne inanılmadığından bahsediyor.
Vücudun fizyolojik yapısına bu kadar ilgi gösteren çalışmaları ilgiliyle konuşuyoruz. Ona vücudu iki yönlü düşünmek gerekir diyorum. Bunlardan birisi beden (fizyoloji), diğeri ise beden içinde bulunan duygu yönü (psikoloji), diyorum. Sizlerin DEM’e, DEM’cilerin de VEM’e başvurmaları gerekir diyorum. Yusuf Bey, hemen DEM’in ne olduğuna ilgi gösteriyor.
DEM ne demektir?
DEM’i, duygu eğitim merkezi olarak tanımlıyorum. İnsanın bedenen sağlıklı olması ne kadar önemli ve arzu edilen ise, insanın duygularını eğitmesi ve zayıf duygularını güçlendirmesi de en az onun kadar önemlidir diyorum.
Onun için, vücudu oldukça gelişmiş nice insanlar bulunuyor ama, duygu olarak ihmal edilmiş olduklarından, bu bedensel gelişmeyi insanlara müdahale ve kavga anlamında kullanmaktadırlar. Güçlü kollar, ayaklar ve beden, duygusuzca kullanılmaktadır.
Kuvveler had gerektiriyor
Yusuf Bey ile insandaki had konmamış kuvveleri konuşuyoruz. İnsanı idare eden üç kuvve; kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i akliyedir. Bunların da kendi içinde üç basamağı bulunuyor. İfrat, vasat ve tefrit. İnsan için en yaşanabilir ortam, sırat-ı müstakimi ifade eden ve sünnet-i seniyyeyi içeren vasat düzeydir. Kuvve-i şeheviyenin ifratında haram helâl dinlemeyen (şehvetperestler) fücur ehli ortaya çıkmış. Kuvve-i gadabiyenin ifratında tehevvüre kapılan nemrutlar, firavunlar, anarşistler, teröristler doğmuş, aklın ifratta kullanılması sonucu ise, yanlışı doğru olarak kabul ettirebilen cerbeze ehli doğmuştur.
İnsanı idare eden kuvvelere bir sınır getirilmeyince, insan hem kendisine karşı ve hem de muhatap olduğu insanlara karşı tecavüzler, hak ihlâlleri yapabilmektedir. Bu hadleri belirleyen ise küllî bir akıl anlamındaki kanundur. O kanun ise İslâm dinidir. Bu dinin esaslarını uygulayan ve insanlara gösteren ise peygamberlerdir. Tabiî ki insanın bu duygulara had koyması da, ancak insanın kulluğunu hissettiren ibadetlerle mümkün olabilecektir.
Eğitilmemiş duygular insanlığın başına belâ taşıyor
Yusuf Bey konuya oldukça ilgi gösteriyor. Duyguları eğitilmemiş, nezaket, şefkat, yardımseverlik, incelik, kibarlık, dürüstlük, beyefendilik gibi hususiyetleri bünyesinde taşıyamayan insanlar, hayat boyunca hem kendi içlerinde ve hem de ailelerinde ayrıca da toplumda hep bir problem kaynağı olarak varlıklarını sürdürmektedirler.
Yani öfke, şehvet, akıl gibi insanı idare eden kuvvelerin belli bir vasatta kullanılmaması sonucu, insan yaşadığı hayatta ıztıraplar çekmektedir. Böylece hayat bir nimet iken, nikmete dönüşmektedir.
VEM’den önce DEM gereklidir
Onun için denebilir ki, DEM, VEM’den çok daha önemli bir yerde durmaktadır. VEM’de başarılısınız, DEM’de değilseniz, insan olma ayağınızın birisi eksik demektir. İçinde duygu olmayan davranış amaca hizmet etmeyecektir.
İnsanda hükmeden kuvvei gadabiye, kuvve-i akliye ve kuvve-i şeheviye, ifrat ve tefritten uzak, vasatta kullanılınca hayata anlam katmaktadır. O da ancak ibadetlerle sağlanabilecektir.
Konuyu Emre ve Yusuf Beyle epeyce müzakere ettik. Anlıyorum ki, bir yere gidince, cebinde bir takım hazır bir şeyler götürmeli. Gideceği yere gündemini de götürmeli insan.
İnsanların çok öyle vakitleri yok. Hap bilgilere ihtiyaç var. Çalıştığınız, hazmettiğiniz konuyu ancak başkalarıyla paylaşabilirsiniz.
Bugün, cebinizde, karşılaştığınız birisiyle paylaşacağınız kaç konunuz var?
Sizinle ilk kez görüşen birisiyle konuştuğunuz konu ne olacaktır?
Konunuz ne ise siz onunla bilinirsiniz.
Başarılar diliyorum.
01.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|