Seçimlerin hemen ardından başlatılan ve ‘sivil anayasa’ olarak bilinen anayasa çalışmasının akıbeti tartışılmaya başladı.
Hükümete sınırötesi operasyon için yetki veren tezkere ve acelecilikle yapılıp sonra düzeltilmesi için uğraşılan referandumla uğraşılırken “yeni anayasa” çalışmaları unutuldu.
Bu görüntünün verilmesine sebep olan en büyük gösterge de Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in Ekonomik Sosyal Konseyi oluşturan sivil toplum örgütlerinin düzenlediği toplantıda, sivil toplum örgütlerinin yeni anayasa çalışmalarının, siyasî çekişmelerin bir aracı haline getirilmemesi uyarısına karşılık, “Madem yöntemde tereddütler var, o zaman top sizde. Bütün sorumluluk sizde, çerçeveyi koyun. Anayasayı siz yapın bizde TBMM’de gerçekleştirelim… Anayasa çalışmalarını şu an beklemeye aldık” demesi oldu.
Zira, düşünce özgürlüğü önündeki engellerden birisi olan TCK’nın 301. maddesi ile ilgili top aylar öncesinden STK’yla atılmıştı ve şu ana kadar da bu madde değiştirilmedi. Bu mesele de böyle olmamalıdır.
* * *
Öte yandan, yeni anayasa çalışmalarına katkıda bulunmak üzere bir araya gelen sivil toplum örgütlerinin başkanları Çiçek’in STK’lara “Gelin bu anayasayı siz yapın” sözlerine tepki gösterirken “Anayasanın parlamento çatısı altında yapılmasını” ıslarla dile getiriyorlar. Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, “Bizim taslak hazırlamak gibi bir görevimiz yok. Anayasa değişikliyle ilgili tasarıyı hazırlamak hükümetin görevidir” derken, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, “Anayasayı siz yapın demek doğru değil. Hükümetin de kararlılık göstererek sorumluluktan kaçmaması gerekir” diyor.
Başbakan Erdoğan, yardımcısının aksine “Anayasa çalışmaları ‘rölantiye’ alınmadı” diyor ancak görünürde de bir çalışma gözlenmiyor. Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarının 2008 yılı içinde hız kazanacağını ve ilgili tüm toplum kesimlerinin eleştirilerini dikkate alacaklarını da söylüyor. Bu çalışmalar başladığında “dört ayda Meclis’e getirilebileceği” söylenen değişikliğin 2008’e “ötelenmesi” bir nev'î rölantiye alındığının göstergesi değil mi?
“Başta siyasiler olmak üzere sivil toplum örgütlerine götüreceğiz. Sempozyumlar, paneller sürecek. Neticeleri bir havuzda toplayarak, son nihaî teklif haline getireceğiz” diyor Erdoğan… Bu konuda bir yöntem yanlışlığı gözlenmiyor mu?
Şu anda Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kurulunun hazırlandığı yeni anayasa taslağından başka ortalıkta gözüken bir çalışma yok. AKP’nin anayasa hazırlama heyeti ile bilim kurulunun ortak çalışmasından sonra bir-iki maddesi kamuoyunca tartışıldı. Bu tartışmada “Malezya benzetmesi” veya “mahalle baskısı” gibi kısır bir tartışmanın gölgesinde kaldı. Ortaya bir çalışma konulsa, bu çalışmaya katkı anlamında STK’lardan, diğer partilerden görüş istense, paneller, sempozyumlar bu çalışmanın etrafında yapılsa daha çabuk netice alınır diye düşünüyorum.
* * *
Genelde hükümetlerin icraatları konusunda yaygın bir kanaat vardır. “İktidara gelen hükümet böyle hayatî, önemli konularda ilk 6 ayda ne yaptıysa onunla kalır” diye... 2. AKP hükümeti yaklaşık 3 ayını doldurdu… Bu kanaate göre kalan üç ayda da bu yapılamazsa yeni anayasa başka bir bahara kalabilir. Bunun için bu çalışmaların bir ön önce neticelendirilip Meclis’e getirilmesi gereklidir.
Terörle mücadele elbette çok önemlidir. Terör ortamında demokrasinin gelişmeyeceği de malûmdur. Ancak bu mücadeleler yapılırken yeni anayasa çalışmaları da eş zamanlı olarak ve kararlılıkla götürülmeli ki, Türkiye bu ihtilâl anayasasından bir an önce kurtulsun. Hiçbir gerekçe—belki savaş ve tabiî afetler hariç—sivil bir anayasanın rafa kaldırılmasının mazereti olamaz. Bir de demokrasi ağırdan almakla gerçekleşmez.
22.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|